Kalem ile ilgili deyimler ve anlamları
Kalem |
İçinde "kalem" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Kalem açmak: Kurşun kalemin ucunu yontup sivrilterek yazı yazılabilecek bir duruma getirmek: Çantasından günlüğünü çıkardı. Çakısıyla kalemini açtı ve yazmaya başladı.
- Kalem çalmak: Yazı yazmak: Takdirim bi gaybı hükmü bilinmez / Yevmi kalem çalmış hem de silinmez (Aşık Müslim Seyrani)
- (Üstüne) Kalem çekmek: (deyiminin anlamı) Gereksiz olduğunu belirtmek için üstünü çizmek: Çok nazın sonu hüsran sanma vazgeçilmezsin / Üstüne kalem çeker bu sevdadan yorulan (T. Melan)
- (Üzerinde) Kalem gezdirmek: Yazmak: Millet gazetelerden ne bekliyordu, onlar nerelerde kalem gezdiriyordu? (O. Keskioğlu)
- Kalem kırmak: (hukuk) İdam kararı verildiğinde bir daha idam kararı imzalamamak için hâkim kalemini kırmak: Kalemini kırdı. Bu, idam demekti. (M. Eski)
- Kalem oynatmak:
- Yazı yazmak: Edebiyatın bütün alanlarında kalem oynatıyor.
- Bir yazıyı düzeltmek: Senaryoyu başkası yazmıştı, o da üzerinde kalem oynattı.
- Bir belge üzerinde kendi çıkarını gözeterek gizli değişiklikler yapmak: Sözünü, kalem oynatarak tutanağa almışlar.
- Kaleme almak: Bir konuyu yazıya dökmek: Seyahatleri hakkında önemli eserler kaleme almıştı. (N. Karademir)
- Kaleme gelmemek: Yazılır ya da anlatılır gibi olmamak: Ne mi söyledi? Kaleme gelmeyen bir sürül laf. (N. Muallimoğlu)
- Kaleme (kağıda) sarılmak: (Hemen, ya da aceleyle) Yazı yazmaya başlamak: Yılların birikimiyle doluydu. Hemen kaleme kağıda sarıldı ve halkının dilini, kültürünü, acılarını, istek ve özlemlerini dile getiren yazılar yazmaya girişti. (Ş. Balcıoğlu)
- (Şöyle, böyle) Kalemi olmak: Şöyle ya da böyle yazı yazabilmek: Kuvvetli kalemi var.
- (Birinin) Kaleminden çıkmak: Onun tarafından yazılmak: Bu yazının kimin kaleminden çıktığı belli.
- Kaleminden kan damlamak: (halk dilinde) Yazdığı şeyler pek dokunaklı, cesurca ya da can alıcı özellikte olmak: Ağlamamanın mümkünü yok. Herifin kaleminden kan damlıyor arkadaş. Taş olsa dayanamaz, herif öyle roman yazıyor (A. Nesin). Çok kızmış olacak ki kaleminden kan damlatmış. (Y. Baştunç)
- Kalemine dolamak:
- Herhangi bir konuyu sürekli olarak yazmak: Nice konuyu işlemiş, nice aksaklığımızı kalemine dolamış, ama bütün bunları yaparken hep sevgi ile kuşatmıştır. (N. Taydaş)
- Bir kimseyi sürekli olarak yazılarıyla kötülemek: Yazılarımızı kalemine dolayıp, şahsımıza ve düşüncelerimize saldırıyor. (A. İlhan)
- Kaleminin ucuna nasıl gelirse: Rastgele, ya da aklından hangi konuyu yazma geçerse: Laf değil, muharrir bu! Yaz! Hem çalakalem yaz! Durma yaz! Hem kaleminin ucuna nasıl gelirse öyle yaz! (H. Dizdaroğlu)
- Kalemiyle yaşamak (geçinmek): Mesleği yazarlık olmak, hayatını yazarlıkla kazanmak: Şimdi İstanbul'da kalemiyle geçiniyor. (B. Necatigil)
- Bir kalem geçmek: Boş vermek, bir an için göz ardı etmek: Bakkallığı bir kalem geçti. Tuhafiyecilik fena değildi. (C. S. Tarancı)
- Eli kalem tutmak:
- Yazı yazmayı bilmek: Evde eli kalem tutan bir tek en büyük torun. (F. Uslu)
- Düşündüğünü güzel bir anlatımla yazmak: Eli silah tutan cephede savaştı, eli kalem tutan yazarak savaştı, dili dönen lisanınca savaştı. (F. Duman)
Kalem ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "kalem" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Kalem cömert olur, ne dilersen yazar: Kalemin yazma yeteneğinin sınırsız olduğunu ve her türlü düşünceyi veya isteği ifade edebileceğini belirtir. Kalem, yazarın arzularını ve fikirlerini serbestçe yazabilir, bu nedenle ifadeler için sınırsız bir araçtır.
- Kalem efkârın tercümanıdır: Düşüncelerin ve fikirlerin yazılı olarak ifade edildiğini belirtir. Yazı, düşünceleri somutlaştırır ve başkalarına aktarmanın yolu olur.
- Kalem eğri kesilse de doğru yazar: Kalem eğri olabilir, ama yine de doğru yazılar yazabilir. Kalem nasıl olursa olsun önemli olan ne yazdığıdır.
- Kalem kılıçtan keskindir (güçlüdür)*: Kalemin, yazının ve düşüncenin kılıçtan daha güçlü ve etkili olduğunu ifade eder. Yazı, fikirleri ve bilgileri kalıcı ve güçlü bir şekilde iletebilir, bu yüzden kalem, fiziksel kuvvetten daha büyük bir etkiye sahip olabilir. İnsan kılıçla sadece birkaç kişi etkileyebilirken, kalemle yazdıklarıyla milyonlarca insanı etkileyebilir.
- Kalemin ucu kılıcın gücü: Yazının ve düşüncenin, fiziksel gücün yerine geçebilecek kadar etkili olduğunu ifade eder. Yazılı sözler ve fikirler, bazen fiziksel kuvvetten daha büyük bir etki yaratabilir ve uzun vadede daha kalıcı sonuçlar doğurabilir.
- Kalemin yaptığını kılıç yapmaz: Yazının ve fikirlerin, kılıç gibi fiziksel güçlerden daha etkili ve kalıcı olduğunu ifade eder. Yazı ve düşünceler, uzun süreli etkiler yaratabilir ve sorunları çözmede daha güçlü bir araç olabilir.
- Akıl yanılır, kalem yanılmaz: Düşüncenin ve insan aklının hata yapabileceğini ancak yazılı belgelerin genellikle doğru ve kesin olduğunu ifade eder. Akıl hatalı olabilir, ama yazılı kayıtlar gerçeği yansıtır ve hatalardan kaçınır.
- Alim unutmuş, kalem unutmamış*: İnsan ne kadar bilgili olursa olsun her şeyi aklında tutamayacağı için unutulmaması istenilen şey mutlaka yazılmalıdır.
- Deli sözü kaleme gelmez: Akılsız, aptal kimselerin konuştukları fazla ciddiye alınmaz. Çünkü onlar doğru olsun, yanlış olsun akıllarına geleni söylerler.
- Katibin kalbi başka, kalemi başka: Yazan kişi her zaman dürüstçe fikirlerini ifade etmeyebilir.
- Katip kalemini dişiyle de açar: Bir meslekte usta olan kişi imkanları kısıtlı olsa bile elinden kaliteli iş çıkar.
Kalem ile ilgili birleşik kelimeler
- Kalem aşısı: Ucu kalem gibi kesilmiş çubukla yapılan ağaç aşısı.
- Kalem eri: İyi yazı yazan kimse, yaşamını kalemiyle kazanan ve yazılarıyla belirli bir düşüncenin savunuculuğunu yapan kimse: Bir "kalem eri" olarak bir kalem gibi dimdik durmasını bilen sayılı aydınların en ön saflarında yer almasını bildi. (A. Sirmen)
- Kalem kalem: Birer birer: Neyim var neyim yoksa, kalem kalem yazacağım. Her bir kalem ayrıntısıyla anlatılacak.
- Kalem kaşlı: İnce düzgün kaşlı: Bu sebeple kalem kaşlı, gül nakışlı güzelliğim dillerde gezer, kara gözlerimin eli fermanlar bozardı. (K. Bilbaşar)
- Kalem kavgası: Yazılarıyla birbirine sataşma; polemik: Edebiyat tarihimizi zenginleştiren bu kalem kavgası pek hazin bir şekilde neticelenmiş idi. (A. Nesin)
- Kalem kulaklı: Kulakları dik ve düzgün (at, geyik): Kırmızı mercan gözlü, uzun boyunlu, kalem kulaklı, suna gibi cins atlar vardı. (A. Binyazar)
- Kalem parmaklı: Parmakları uzunca, düzgün ve buruşuksuz: Benim kalem parmaklı kızım, ya mimar olmalı ya da piyanist. Bu parmaklara çizim yapmak yaraşır. Piyanonun tuşlarında kelebekler gibi uçuşmak yaraşır... (C. Tan)
- Kalem sahibi: İyi yazı yazabilen, edip: Önce bir kalem sahibi olunmalı ki, daha sonra "sahib-i kalem" olunabilsin. (İ. Pala)
- Kalemi kuvvetli (güçlü): İyi yazı yazabilen (kimse): Fikirleri, mukayesesi ve kalemi kuvvetli olduğu kadar beyni dolu biri olduğu hemen anlaşılıyordu... (O. Cengiz)
- Bir kalemde: Birden ve toptan: Bütün günahlarını bir kalemde silecek şöyle esaslı bir şey arıyordu. (M. Anıl)
Soru/Yorum Formu
»