Güvenmek |
Güven ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "güven, güvenmek, güvenmemek" kelimeleri geçen veya o anlamlara gelen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
( atasözlerine geç )- Güven beslemek (duymak): (deyiminin anlamı) Birine inanmak, güvenmek: Komşularına çok fazla güven duyuyor. Belki de güven duymakta haklı sayılır (S. Nizam). Vefalı yeğenine büyük bir güven besliyordu içinde. Onu denemişti...
- Güven göstermek: Güvendiğini belli etmek: Kendininkileri de bana bırakmakla güven gösterdi. (Ş. Tortop)
- Güven kazanmak: Çevresindekileri kendisine inandırmak, çevresindekilerin kendisine güvenini sağlamak, güvendirmek: İnsanların güvenini kazanmak için önce çalışanlara insan gibi davranması gerektiğini öğrenmişti. Güven kazanmak için güven vermeliydi. (A. Gürer)
- Güven tazelemek: Güvenme durumunun devam ettiğini belirtmek: Meclisten evet oyu alarak güven tazeledi (C. Çetintaş). Bağlılığını ifade ederek güven tazeledi. (M. Aydın)
- Güven vermek: Güvenilir bir kişi (ya da bir şey) olduğu izlenimi bırakmak, itimat telkin etmek: Koruyor, seviyor ve güven veriyordu. Birini kaybetmiştim ama diğeri yanımdaydı işte. (Ş. Aksu)
- Güvendiği dağlara kar yağmak (Güvendiği dal elinde kalmak): (deyiminin anlamı) Yarar umduğu kimseden ya da şeyden iyilik gelmemek, umduğunu bulamamak: Zaten her vakit garblı dostlarından medet umardı. Ama bu defa güvendiği dağlara kar yağmıştı. (Hanzâde Sultanefendi)
- (Bir şeye, birine) Güveni olmak: Güvenmek, inanmak: Mahalle halkının onlara sonsuz güveni vardı. O kadar ki, evin anahtarları mahalle esnafından birine emanet edilirdi. (L. Doğan)
- Güveni sarsılmak: Güveni kalmamaya başlamak, duyduğu güven azalır olmak: Eşinin böyle önemli bir konuda yalan söylemesini hazmedememişti. Ona olan güveni sarsılmıştı. Artık her söylediğinin yalan olduğunu zannediyordu. (F. Ç. Kabadayı)
- Güvenini kazanmak: (Birinin) Rahatlıkla inanıp bel bağlayabildiği bir kimse durumuna gelmek: Onların duygularına da saygılı olduğunu göstermiş, böylece Peygamber (sav), düşmanının bile güvenini kazanmıştı. (N. Aytürk)
- Güvenmelik vermek: Bir kimseye pazarlığında anlaşılmış bir paranın küçük bir bölümünü önceden vermek, kapora vermek.
- Güvensizlik duymak: Güvenmemek: Kendini bir şekilde teselli etse de aslında kalbinin bir yerinde hala bir güvensizlik duyuyordu. (G. Çoban)
- Arkadan vurmak: Bir kimse kendisine güvenen ve inanan birine gizlice kötülük etmek: "Beni sattı, beni arkadan vurdu, aleyhimde düşmanımla işbirliği yaptı." (F. Aydın)
- Arkasını (birine) vermek: Birinin koruyuculuğuna güvenmek, birinin himayesinden güç almak: Dağıldıkça büyüyen, kırıldıkça bilenen bir kuvvete arkasını vermek istiyordu. (S. Demirkan)
- Bel bağlamak: Birisinin kendisine yardımcı olacağına inanmak, güvenmek: İstanbul'dan gönderilecek yeni orduya bel bağlıyordu. (K. Öke)
- Bileğine güvenmek: Gücüne veya hünerine güvenmek: Onlara karşı kılıcı ve bileğine mi güveniyordu? (H. Erimez)
- (Birini veya bir şeyi) Gözü tutmak: Güvenmek, beğenmek: Ona gönül alıcı sözler söyledi. Çocuğu gözü tutmuştu. (E. Atasü)
- (Birinin) İpiyle kuyuya inilmez: "Kendisine güvenilmez" anlamında kullanılan bir deyim: "Bu heriflerin ipiyle kuyuya inilmez; kim bilir, nasıl bir tuzak hazırlıyorlar bize", demiş. (T. Yücel)
- İtimat beslemek: Güven duymak, güvenmek: Fakat Cemal Paşa kendisini ve hakkı müdafaa yolunda gösterdiğim celadet ve bağlılıktan dolayı bana büyük bir itimat besliyordu. (C. Bozkurt)
- İtimat telkin etmek: Güven vermek: Bu zat oldukça temiz olgun çehresi ile bana itimat telkin ediyordu. (M. Ş. Tan)
- Kesesine güvenmek: Parasına güvenmek: Fakat, herhalde kaba, mağrur, kesesine güvenen, kendisini beğenen bir adam. (E. İ. Benice)
- Sağlam pabuç (ayakkabı) değil: Bir kimsenin güvenilmez olduğunu belirten bir söz: Nadire hiç te sağlam pabuç değil... Senin onunla oluşun hoşuma gitmiyor. (V. Nureddin)
- Sırtını (birine) dayamak: Güçlü birine, bir yere güvenmek: Üstelik adam sırtını devlete dayamış sağlam bir işi olan devlet memuruydu. (K. Doğan)
- Tuttuğu dal elinde kalmak: Dayandığı, güvendiği kimse veya şey önemini yitirerek işe yaramaz duruma gelmek: Güvendiği dağlara kar yağmış; tuttuğu dal elinde kalmıştı. Çaresizlik içindeydi. (A. E. Kavaklı)
- Yumruğuna güvenmek: İsteklerini yaptırmak için yalnızca bedensel gücüne güvenmek: Murat gibi eli kolu tutan, yumruğuna güvenen birkaç yiğit için korku, çekinme manasız sözlerdi. (A. H. Eken)
Güven ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "güven, güvenmek, güvenmemek" kelimeleri geçen ya da o anlamlarda kullanılan atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Güvendiğimiz dağlar, size de mi yağdı karlar?: İnsanı en güvendiği kimseler bile bazen hayal kırıklığına uğratabilir.
- Güvenme dayına, azık (ekmek) al yanına*: İnsanın kendisini ilgilendiren önemli işler başkalarına havale edilmemeli, insanın bizzat kendisi ilgilenmelidir.
- Güvenme (inanma) dostuna, saman doldurur postuna*: (atasözünün anlamı) Dost sanılan birçok kimsenin, kendilerine duyulan güvenden yararlanarak, daha kolaylıkla, büyük kötülükler yapabileceklerini unutmamak gerekir.
- Güvenme varlığa, düşersin darlığa*: İnsan varlıklı durumuna güvenerek har vurup harman savurmamalı, bir gün darlığa düşebileceğini düşünerek hesaplı ve tutumlu davranmalıdır.
- Ablasına güvenen kız kocasız kalmış: İnsan, ihtiyacı olan bir şeyi başkasından beklerse istediğini elde edemez.
- Açma sırrını dostuna, dostunun dostu vardır o da söyler dostuna: Kişi sırrının sır olarak kalmasını istiyorsa güvendiği kimselere bile söylememelidir. Çünkü güvendiği kişinin de, bir güvendiği vardır, gider ona söyler, oda gider bir başka güvendiğine söyler...
- Adam adamı bir kere aldatır: Dürüst kişi başkasını da kendisi gibi bilerek ona inanır; ama bir kere aldandığı kişiye bir daha güvenmez.
- Adam odur ki sözünden/ikrarından dönmeye: Verilen sözü tutmak çok önemlidir; sözünü tutan kimseler güvenilir ve saygın kimselerdir.
- Ağaca dayanma kurur (çürür), adama (insana) dayanma ölür*: Hiçbir destek sürekli olmaz. Kişi önce kendine güvenmelidir.
- Akarsuya inanma, el oğluna dayanma*: Akışı ne kadar yavaş olursa olsun akarsuya girmek tehlikelidir, eloğluna yani yabancıya güvenmek de doğru değildir, insanı zarara sokabilir (inanma: güvenme).
- Altın eşik, gümüş eşiğe muhtaç olur*: Zenginliğe, varlık ve bolluğa çok fazla güvenilmemelidir; gün gelir bir zengin bir yoksula avuç açabilir.
- Anan güzel idi hani yeri, baban zengin idi hani evi*: Hiçbir duruma güvenilmez. Bizim olan her şey sürekli elimizde kalmaz, geçicidir.
- Ardıcın közü olmaz, yalancının sözü olmaz*: Ardıç ağacının ateşi çabuk geçer, kül olur; yalancının sözü de böyledir, ona da güvenilmez.
- At ile avrada inan olmaz: Atların ve kadınların öngörülemez veya güvenilmez olduğu düşüncesini yansıtır. Ancak, bu tür genellemeler günümüzde geçerli ve kabul edilebilir değildir (inan: güven).
- Ayıya kovan ısmarlanmaz: Bir şeye çok düşkün olan kimseyi o şeyi almaya gönderirsen boşuna bekler durursun.
- Babaya dayanma, karıya güvenme: Kişinin kendi ayakları üzerinde durması gerektiğini ve başkalarına, özellikle de aile bireylerine çok fazla güvenmemesi gerektiğini belirtir.
- Bahtına güvenme, cehtine güven: İnsan, hiçbir işini şansa bırakmamalı, her şeyden önce aklını ve yeteneğini kullanmalıdır (ceht: çaba).
- Başkasına güvenme, bileğine güven: İnsan herkesten önce kendine güvenmelidir.
- Berber berbere benzer ama, başın Allah'a emanet*: Kendisini uzman diye gösteren her kişiye güvenmemeli. Uzman diye işe başlar ama malımızı canımızı tehlikeye sokabilir.
- Beylere inanma, suya dayanma, geç günle karı sözüne aldanma: Güvenilecek, inanılacak kişileri seçerken dikkatli olmak gerekir (inanma: güvenme).
- Delinin ipiyle kuyuya inilmez: Akılsız, cahil kişilere güvenip onlarla önemli bir işe kalkışmak doğru değildir.
- Deniz kadın gibidir, güvenmek olmaz: Denizin durumu sürekli değişir; bazen sakin, bazen fırtınalı olabilir. Bu nedenle, denize karşı her zaman temkinli ve dikkatli olmak gerektiği vurgulanır.
- Dibi görünmedik sudan geçilmez: Bir kişiyi çok iyi tanımadan ona güvenmek doğru değildir.
- Dilenci ile yalancının sözüne güven olmaz: Kendi çıkarları için insanları kullananlara güven olmaz.
- Dünya varlığına güvenilmez: Maddi zenginlikler gelip geçicidir ve insanlar dünya malına güvenerek kalıcı bir güvenceye sahip olamazlar.
- Dünyaya dayanma, karıya güvenme: Sürekli başkalarına güvenerek yaşama. Sözünde durmayan kişilerle dostluk etme.
- Eğreti kuyruk tez kopar*: "Temeli olmayan işlere güvenilmez" anlamında kullanılan bir atasözü.
- Ektiğine değil biçtiğine güven: Çiftçi umduğu hasada göre değil, hasat yapıldıktan sonra elde ettiği ürüne göre harcama yapmalıdır. Ve hayatın tüm alanlarında bu şekilde sağlamcı olunmalıdır. Kişi yaptığı her işten her zaman iyi sonuç alamayabilir.
- El gözü tekin değildir: Kişi herkese her konuda güvenmemelidir. Çünkü kimden iyilik, kimden kötülük geleceği bilinmez.
- El kızına inanılmaz / El oğluna güvenilmez: Arada evlilik bağı da olsa karı ve koca bir noktadan sonra birbirlerine yabancıdırlar (inanılmaz: güvenilmez).
- El oğluna güven olmaz: Kimse bilmediği, tanımadığı birine güvenip, onunla herhangi bir ilişkiye girmemelidir.
- El üstündeki akçaya, çay kenarındaki bahçeye güvenilmez: Başkalarının imkanlarına güvenerek bir işe girişmek yanlıştır.
- Elin ayıbını sana söyleyen, senin ayıbını da ele söyler: Başka insanların söylediklerini anlatan insanlara güvenmemeli çünkü sizin söylediklerinizi de başkalarına anlatır.
- Elin öldürdüğü yılan dirilir de sokar: İnsanlar genellikle başkası için gönülsüz iş yaparlar, bu nedenle başkasına yaptırılan işlere tam olarak güvenilmemelidir.
- Emanete hıyanet olmaz: Kendisine güvenilip verilen emaneti kişi kendi malıymış gibi korumalı ve iade etmesini de bilmelidir.
- Emanet yerinde yaraşır: "Emanet güvenilir ellere verilirse bir anlam kazanır" anlamına gelen bir atasözü.
- Ere inanma suya dayanma: İnsanlar da su gibi değişken özelliğe sahiptir. Onun için fazla güvenmek ve tedbirli olmamak yanlış olur (inanma: güvenme).
- Eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez: Gerçek dost iki yüzlü olmaz, her zaman olduğu gibi davranır ve güvenilebilir; ama yeni tanıdığımız kişilere huylarını öğrenmeden güvenmek yanlış olur.
- Faniye itimat olmaz: Dünya hayatının ve dünya malının geçici olduğunu ve bunlara güvenmenin, dayanak aramanın yanlış olduğunu ifade eder. Gerçek huzur ve güvenin, geçici dünya nimetlerinde değil, manevi zenginliklerde bulunabileceğini öğütler.
- Gözümden gözüme inanmam: İnsanların bazen kendi duyularına ve gözlemlerine bile tam olarak güvenemeyeceğini ifade eder.
- Güzelliğine güvenme bir sivilce yeter, varlığına/zenginliğine güvenme bir kıvılcım yeter: Dış güzellik de zenginlik de çok kolay yok olabilir. Bunlara güvenmek yanlıştır.
- Havanın ayazına, kadının beyazına güvenme: Gelip geçici fırsatlarla çıkarcı ve sözünde durmayan kişilere güven olmaz.
- Her adamın ipiyle kuyuya inilmez: Herkese aynı oranda güvenilmez ve iş yapılmaz.
- Her ağaca dayanılmaz: Bütün insanlar güvenilir değildir, arada kötü güvenilmez kişiler de vardır.
- Hızır diye yapıştığın hınzır olur: Bazen insanlar güvendikleri kişilerden zarar görürler.
- İçme namert elinden su, abıhayat olsa da: Kalleş, sahtekâr kimselerin dostluğuna güven olmaz. Böyle kimselere muhtaç olsak bile onlardan uzak durmalıyız.
- İki emini bir yemin aralar: Arkadaşlar arasındaki güveni, doğru olmayan şeyler için yapılan yemin bozar.
- İnsanoğlu çiğ süt emmiş: İnsanlara yüzde yüz güven olmaz. İnsanların bazen kötü yanları ortaya çıkar, iyilik gördükleri kimselere bile zarar verirler.
- İnsanoğluna güvenilmez: Dürüst, namuslu dediğimiz kişilerin bile uygunsuz bir iş yaptığı görülmüştür. Bu yüzden insanoğlundan her şey beklenir.
- İtin kapmazı olmaz: Çok güvendiğimiz şeylerin veya kimselerin bile bilmediğimiz bir kusuru olabilir. Onun için hiçbir, zaman tedbiri elden bırakmamalıyız.
- Kara dayanma, ere güvenme: Çabuk tükenen şeyler insanın ihtiyacını uzun süre gidermez. Aynı şekilde herkese her konuda güvenmek de doğru olmaz.
- Kara yaslanma, kar erir; ere yaslanma, er ölür*: İnsan, desteği başkalarında aramaya kalkarsa günün birinde desteksiz kalabilir. Bu yüzden başkalarından gelecek desteğe çok güvenmemelidir.
- Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu*: Bir şeye tam güvenmeyip ileride ne olacağı konusunda bilgi sahibi olunamadığı durumlarda kullanılan bir atasözü.
- Karını kaynına, paranı koynuna emanet et: Erkek, karısını sadece karısının kardeşine emanet etmeli, parasını da güvenmedikçe kimseye vermemelidir.
- Kedi balığa gönderilmez: Güvenilmeyen insanlara hiçbir şey emanet edilemez, görevi yerine getirmeyeceği belli olan kimselere iş yaptırılamaz.
- Kefilin eli cebinde gerek: Güvenilmez kişilere kefil olanlar her türlü zararı göze almalıdırlar.
- Kış güneşine, yaz yağmuruna güvenme: Kış aylarında çıkan güneş ısıtıcı ve kalıcı olmaz; yaz yağmurları da bunun gibi geçicidir, güvenilmemelidir.
- Kurttan çoban olmaz: Kötü niyetli veya güvenilmez bir kişinin sorumluluk gerektiren bir görevde yer almasının uygun olmadığını anlatır.
- Malına güvenme, gidişine güven: Mal mülk gelip geçicidir. Önemli olan insanın aklı ve gücüdür; mal mülk kazanma becerisidir.
- Ne hayata güven, ne ölümden kork: Her yaşamın bir sonu vardır. Ölüme hazırlıklı olmak gerekir.
- Nefesine güvenen borazancıbaşı olur*: "Başarabileceğinize eminseniz büyük işlere girişin" anlamında söylenen bir atasözü.
- Oğluna güvenme, koluna güven: Her çocuk ana baba hakkının kıymetini bilmeyebilir. Bu yüzden kişi her şeyden önce kendi geleceğini garantiye almaya çalışmalıdır.
- Oynaşa bel bağlanmaz: Tanımadığı herkesle samimi olanlara güvenilmez.
- Parayı bulan bile saymış: Para ile alış veriş yaparken herkes parasını sayarak almalı, sayarak vermelidir. Çünkü araya para girince kimse kimseye güven duymaz ve ortaya büyük sorunlar çıkabilir.
- Rüzgara itimat olunmaz: Sık sık fikir değiştiren insanların ne zaman, nerede, ne yapacakları belli olmaz.
- Sel gider, kum kalır*: "Geçici durumlara güvenmek doğru değildir" anlamında kullanılan bir atasözü.
- Sırtındaki gömleğine inanma (Arkamdaki gömleğe inanım kalmadı): Çok önemli işlerde mümkünse en yakınına bile güvenme (inanmak: güvenmek, inanım: güvenim).
- Şeytana uyup yolundan kalma, her yüze güleni dost olur sanma: Kurnaz, sahtekâr kişiler kandıracakları kimseye önce dostça yaklaşırlar. Bu yüzden her yüzümüze gülen kişiye güvenip aldanmamalıyız.
- Varlığa güvenen, darlığa düşer: Zenginliğine güvenip, tutumunu bilmeyen kişi, ummadığı bir anda darlığa düşüverir.
- Yeni dosttan vefa gelmez: Kişi yeni tanıdığı kimseyle henüz sağlam dostluklar kuramamış olduğundan, aralarında güven duygusu da pek olmaz.
Soru ve Yorumlar: 2
Soru/Yorum Formu
»