![]() |
Katır inadı |
- Bir konuda direnme, ayak direme, vazgeçmeme, direnim: Gerçekten de ne adamdı Yarabbi! İnadının üstüne yoktu. (N. Cumalı)
- (halk dilinde) İnatçı: Kadın inatmış, arabadan inmem, şoförü de bırakmam, diyormuş. (R. H. Karay)
- Birine karşı çıkma, karşı düşünce ileri sürme: Ona inat bu işi yapacağım.
İlgili birleşik fiil ve kelimeler
- İnadına:
- Terslik olsun diye: İnadına yaramazlık, inadına ders çalışmama, inadına saç uzatma, inadına küpe takma... (S. Çamlıca)
- Gereğinin tersine: İnadına konuştular, inadına susmadılar. (N. Alan)
- İnat etmek: Direnmek, ayak diremek, ısrarla bir şeyin üstünde durmak: Evlenmemekte inat ediyordu.
- İnatçı: Direngen, ayak direyici, inat eden: İnatçı insanlar kendi aralarında üçe ayrılırlar: dik kafalılar, boş kafalılar ve kalın kafalılar. (Aristoteles)
- İnatçılık etmek: Söylediğinde ya da istediğinde, gereğinden fazla mantıksızca ısrar etmek: İnatçılık ve aptallık ikiz kardeştirler (İlgili söz: Sophokles)
İlgili deyimler ve anlamları
İçinde "inat" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- İnada binmek (bindirmek): → İş inada binmek.
- İnadı inat: Dediği dedik, sözünden dönmez: Ama nerde! İnadı inattı Nevruz bacının. Yıllar geçti, inadı geçmedi. (T. Yücel)
- İnadı tutmak: Direnme isteği uyanmak: Fakat merkebin inadı tuttu ayak direyip yürümemeğe başladı. (İlgili cümle kaynağı: N. F. Kısakürek)
Soru ve Yorumlar: 2
Soru/Yorum Gönder