- Kar renginde olan, beyaz renk, kara (siyah) karşıtı: "Sana verdiğim emekler, ananın ak sütü gibi helâl!" derdi. (Y. Bahadıroğlu)
- Beyaz, lekesiz, duru, tertemiz: Ak elleri deste deste güllüdür. (Karacaoğlan)
- (mecazi) Temiz, namuslu, soylu: Kutadgu Bilig'de şöyle denmiştir: "Ey yaradılışı ak kişi, karaya yaklaşma!" çünkü kara, bulaşıktır: "Beyaza kara çabuk bulaşır ve onu kendisiyle yoğurur." (Y. Bedirhan)
- Beyaz leke: "Onlardan yüz çevirdi ve: "Vah Yusuf'um vah!" dedi ve üzüntüden iki gözüne ak düştü. (Yusuf Suresinden)
- (Kimi şeylerde) Beyaz kısım: Yumurta akı. Gözün akı.
Ak ile ilgili birleşik kelimeler
- Ak akçe: Gümüş para.
- Ak altın:
- Platin, paladyum, gümüş, nikel ya da ak renkli bir alaşımla altının oluşturduğu, platin yerine kullanılan bir dizi alaşıma verilen ad.
- (mecazi) Pamuk.
- Ak Arap: Siyah tenli ya da zenci olmayan ama Arap ulusundan olan açık (beyaz) tenli Araplar için söylenen bir tabir.
- Aksakal:
- Köyün veya mahallenin ihtiyar heyetinde olan kimse.
- Bir meslekte yaşça, kıdemce ileride ve yetenek bakımından üstün niteliğe sahip olan kimse, duayen.
- Ermiş, evliya.
Ak ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "ak" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- (Birinin) Ak dediğine kara demek: Birisinin sözlerinin karşıtını söylemek: Onun ak dediğine ben kara derdim, benim gündüz dediğime de o gece derdi. (Ş. Aksu)
- (Saça, sakala) Ak düşmek: (Saç ve sakal) Tek tük ağarmaya başlamak: Kıvırcık saçlarına / Ak düşmüş uçlarına / Dağın yamaçlarına / Yaslan be Halil İbrahim (Türkü, M. Eroğlu)
- Ak gözlü: Gözlerinin rengi pek açık olup hemen nazarı değdiğine inanılan (kimse).
- Ak kirpani: Ak fakat kirli, kirli ak.
- Ak mı kara mı önüne düşünce görürsün (anlarsın): Acele etme, güzel mi çirkin mi, iyi mi kötü mü olduğunu zamanı gelip sonuç alınınca anlarsın: Millî irade tezahür ettiği vakit saçlarımız ak mı, kara mı, önümüze düşer, görürüz. Şimdiden telaşa mahal yoktur. (Ayın tarihi)
- Ak pak:
- Tertemiz: Gönle aşkı düşüren, ak pak eden, bir gönül ehlinin gönlüdür. (Hz. Mevlana)
- Saçı sakalı ağarmış: Bir var ki aslanlığı üstünde; ne eğilmiş, ne bükülmüş; ne de saçından, sakalından bir tel dökülmüş; ay dede mi desem, arslan dede mi desem, ak, pak bir adam. (E. C. Güney)
- Ak sakaldan yok sakala gelmek: Çok yaşlanıp büsbütün güçten düşmek.
- Ak süt: Annenin sütü, helal süt.
- Ak süt (helal süt) emmiş: Soyca temiz, ahlaklı, dürüst (kimse). Yürü ey milletin efradı yürü / Ak süt emmiş vatan evlâdı yürü. (H. Suad)
- Akı ak karası kara: Beyaz tenli, kara gözlü, kara saçlı.
- Akı kara, karayı ak göstermek: Olayları ters yansıtmak.
- Akım derken kakım demek: (kaba) Sözünü yolunca, yerli yerince söyleyememek: Belge uyduran ya da hıfzeden, belgeleri tahrif eden, artsüremli olay ve kavramları keyfi kullanan, "akım derken, kakım diyen bir tarih ise batıldır." (S. Divitçioğlu)
- Akın adı, karanın tadı: Esmerleri övmek için söylenir.
- Akla karayı seçmek: Çok zahmet çekmek: Bu çocuğu yedi yaşına getirene dek akla karayı seçmişti. (M. Makal)
Ak ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "ak" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Ak akçe kara gün içindir: Daha önce biriktirilen para sıkıntılı günlerde işe yarar: Düşün bu sözleri niçin demişler / Ak akça kara gün için demişler / Daim ihtiyatlı geçin demişler / Çekme kara günde sefalet kardaş.
- Ak don kara don geçitte belli olur (Akı karası geçitte belli olur, Ak koyun kara koyun geçitte belli olur): Kimin ne olduğu; önemli, zorlu sınamalar sırasında belli olur.
- Ak gün ağartır, kara gün karartır: Mutlu bir yaşayış kişiyi dinç, şen, iyimser; mutsuzluksa kötümser yapar.
- Ak koyunu gören içi dolu yağ sanır: Görünüşe aldanıp karar vermemek gerekir.
- Ak koyunun kara kuzusu da olur: İyi bir aileden kötü bir adam da çıkabilir.
- Ak köpeğin pamuk pazarına zararı vardır: Kötü şey, görünüşte iyiye benziyorsa da iyinin değerini azaltır.
Soru/Yorum Formu
»