Ateş nedir ne demektir? İlgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 2
Yanan bir ateşin uçuşan alevleri
Ateş
  1. Yanıcı bir maddenin tutuşmasıyla birlikte beliren ısı ve ışık: Yaktıkları ateş görevini iyi yapmış, üstleri başları tamamen kurumuştu. (H. Erdem)
  2. Yanmakta olan cisim: Mangalın içindeki ateşler yumuşak karanlıkta kıpkırmızı... (H. E. Adıvar)
  3. Hastalık nedeniyle vücut sıcaklığının yüksek olması: Çocuk, ateş içindeydi. Serum yapılmıştı. (S. Faik)
  4. Patlayıcı silahların atılması: Top ateşi sabaha kadar sürdü.
  5. (mecazi) Coşkunluk: O, bir zamanlar pek coşkundu, sonra sonra ateşini kaybetti.
  6. Isıtma, pişirme amacıyla kullanılan yer ya da araç, ocak: Pilavı ateşten indirmeyi unutma.
  7. (mecazi) Tehlike, felaket: Kendini ateşe atmaktan çekinmiyor.
  8. Yangın: İki ev de ateşten kurtulmuştu. (Ö. Seyfettin)
  9. (ünlem, askeri terim) Askerlerin ateş etmesi için verilen komut: Nişan al! Ateş!


İlgili deyimler ve anlamları


İçinde "ateş" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Ateş açmak: Ateşli silahla mermi atmaya başlamak.
  • Ateş almak:
    1. Tutuşmak.
    2. (halk dilinde) Telaşlanmak.
    3. Silahı patlamak.
  • Ateş almaya mı geldin?: (deyiminin anlamı) Uğradığı yerden hemen ayrılmaya kalkan misafire sitem yollu söylenir: — Ne zaman gidiyorsun? — Yarın sabah. — Niye, ateş almaya mı geldin? (F. D. Sürünme)
  • Ateş bacayı sarmak:
    1. Bir durum, tehlikeli, önüne geçilmez olmak: Balkanlarda büsbütün ateş bacayı sardı. (B. Büyükarkın)
    2. Kadın erkek arasındaki münasebet ciddiyet kazanmak: Derken, ateş bacayı sardı. Anam gitti, anasından Nigâr'ı istemeye... Babam da babasına söyledi. (A. Nesin)
  • (Birine) Ateş basmak: Sıkılıp başına kan yürümek.
  • Ateş çıkmak: Yangın çıkmak.
  • Ateş düşmek (bağrına, gönlüne, içine): Çok şiddetli bir acı duymak.
  • Ateş düştüğü yeri yakar: Bir acıyı, çekenden başkası anlayamaz: Ateş düştüğü yeri yakar derler. Tabii ki onlar da benim için üzülüyordu ama hiçbiri benim o ateşin içinde diri diri ve cayır cayır yanarken yaşadığım ıstırabı hissedemiyordu. (B. Çivicioğlu)
  • Ateş gibi:
    1. Çok sıcak.
    2. Zeki, çalışkan ve becerikli.
    3. Canlı, hareketli.
  • Ateş gibi yanmak: Ateşi yükselmek.
  • Ateş kesilmek: (Birden) Çok çalışkan, becerikli ve hareketli olmak.
  • Ateş kesmek: (askeri terim) Ateşli silahlarla yapılan atışa son vermek.
  • Ateş olsa cürmü (cirmi) kadar yer yakar: Hasmın pek önemsenmediğini, güçsüz görüldüğünü anlatır: "Desene kediler aslan oldu!.." diye, latifeler yaptıktan sonra, "Adam sende, ateş olsa cürmü kadar yer yakar..." diyerek, ilave etti. (İlgili cümle kaynağı: E. İ. Benice)
  • Ateş pahasına: Çok pahalı: Her şey ateş pahasına.
  • Ateş parçası:
    1. Çok canlı, hareketli, becerikli, çalışkan, kabına sığmaz.
    2. Çok yaramaz, afacan çocuk.
  • Ateş püskürmek: Çok kızgın olmak.
  • Ateş saçmak: Çok kızmak, aşırı öfkelenmek.
  • Ateş sarmak (bürümek): Ateşle çevrilmek, her yanı ateş almak.
  • (Kendini) Ateşe atmak: Bile bile çok tehlikeli bir işe girişmek.
  • Ateşe tutmak:
    1. Az ısıtmak.
    2. Üstüne ateş etmek, ateşli silahlarla mermi atmak.
  • Ateşe vermek:
    1. Kundakla yakmak, yangın çıkarmak.
    2. Aşırı telaşa düşürmek.
    3. Savaş, kargaşa gibi nedenlerle bir ülkeyi sıkıntı ve yıkımlara uğratmak.
  • Ateşe vurmak: Bir yemeği pişirmek üzere ocağa koymak.
  • Ateşe vursan duman vermez: Cimri olanlar için söylenir.
  • Ateşe yürümek: Bile bile ölüme gitmek, yürekli davranmak.
  • Ateşi başına vurmak: Çok kızmak, coşmak.
  • Ateşi sönmek (soğumak): Eski coşkusu kalmamak.
  • Ateşine yanmak: Birinin yüzünden güç duruma düşmek.
  • Ateşle oynamak: Çok tehlikeli bir işe atılmak: Ateşle oynuyordu, her neyin peşinde idiyse. (H. Koç)
  • Ateşler içinde: (Hasta) Ateşi çok yüksek.
  • Ateşten gömlek: Dayanılmaz, sıkıntılı zor durum: Bu yol çetindir, meşakkatlidir, ateşten gömlektir, yarı yolda takat kesintisini asla kabul etmez. Yolda yalnızdır insan... (K. Yeşiltaş)


İlgili atasözleri ve anlamları


İçinde "ateş" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Ateş demekle ağız yanmaz: Kişi, zararlı bir eylemin sözünü etmekle kendisini zarara sokmuş olmaz.
  • Ateş düştüğü yeri yakar: Felaket, asıl kimin başına gelmişse onu yakar, üzer. Başkalarının acıması ya da üzülmesi o ölçüde yürekten değildir.
  • Ateş olmayan yerden duman çıkmaz: Her söylenti gerçek bir nedene dayanır.
  • Ateşle barut bir arada olmaz: (atasözünün anlamı) Bir arada bulunması tehlikeli olan şeyleri ya da kişileri birbirinden uzak tutmaya özen göstermelidir.
( 2 soru/yorum )

Soru ve Yorumlar: 2


Anonim:
teşekkürler
26/4/14 03:40
Anonim:
çok yardımcı oldu teşşekkürler
21/12/21 18:46