Ar nedir? Arsız ne demektir? İlgili deyimler atasözleri ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
  1. Utanma, utanç duyma, haya, hicap: Yolum; edep, ar değil mi? / Her bir azam, sır değil mi? / Can seyrimiz, bir değil mi? / "İbret" söyler hâlin Sen'in?.. (R. Araz)
  2. Büyük arazileri, tarım alanlarını ölçmekte kullanılan 100 metrekarelik bir yüzey ölçü birimi. 1 ar, bir kenarı on metre olan bir karenin alanına eşittir (10 m × 10 m = 100 m2): Veresiye alış-veriş yapan fakir çoğunluk, sık sık 3-5 arlık pirinç tarlalarının veya 2-3 dönümlük meyve bahçelerinin ürününü daha kıştan bu borçlarına karşılık, satarlar. (Amme İdaresi)
  3. (kimya) Argon elementinin simgesi.


  • Arsız:
    1. Yılışık, utanmaz, sıkılmaz, yüzsüz: Kendine güvenen arsızın biriydi belki. (S. Baran)
    2. (mecazi) Her yerde kolayca yetişip üreyen, yerini yadırgamayan (bitki): Arsız bir ot bahçenin her yanını sardı.


İlgili deyimler ve anlamları


İçinde "ar (1)" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Ar belası: Namus, haysiyet ve onuruna başkalarınca dil uzatılma korkusu ve bunları korumak için katlanılan sıkıntı: Bana da sorarsanız, dünden çıkarım ya, ar belası işte... (A. Nesin)
  • Ar damarı çatlamak: (deyiminin anlamı) Utanç duyulacak şeyleri hiç sıkılmadan yapar olmak, utanç duygusu kalmamak: Ar damarı çatlamış... Hangi hayâsız, yüzsüz adam o ki, bu satırları okuyunca kendisini anlar, fakat tınmaz. (N. F. Kısakürek)
  • Ar etmek: Utanmak: Bunu kitaba saygısızlık saydı, ar etti. (F. Duman)
  • Ar namus: Utanç duygusu: "Ar namustan başka bir şeyimiz yok bizim!" derdi. (H. Meryem)
  • Ar namus tertemiz: Utanması olmayan, ayıp şeyleri kolaylıkla yapan kimseler için kullanılan bir "ters deyiş": Karıda ar namus tertemiz. Edepsizden korkarım ben. Çal kapıyı, açsınlar, gir!.. (O. Kemal)
  • Ar ve hayâ perdesi yırtılmak:
    1. Utanmamak, utanç duymamak: Bak, ar damarı çatlamış olan asrın haya perdesi yırtık! Zor deyip de pes etme; sen yama onu artık! (A. Gülcemal)
    2. Yüzsüzlük etmek.
  • Arı satmış, namusu kiraya vermiş: Utanma ve namus duygularından yoksun birinden söz ederken kullanılır.
  • Arına dokunmak (gitmek): Gücüne gitmek, onuruna dokunmak: Bu rezil, bu küstah, bu nankör manzarayı seyretmek arına dokunmuş, kanını beynine sıçratmıştı: — Nankörler! diye söylendi kendi kendine. (H. Ünal)
  • Arsız pirsiz: Utanması olmayan: Muhtemel ki beni bir arsız, pirsiz; bir nursuz, hırsız zannediyorlardı.


İlgili atasözleri ve anlamları


İçinde "ar (1)" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Ar yılı değil, kâr yılı: (atasözünün anlamı) Bir kimsenin her türlü sıkılmayı bir yana bırakarak yalnız çıkarına baktığı anlatılırken söylenir. Kişi, namusuna dokunmadıktan sonra, şu ya da bu işi yapmaktan utanmamalı, para kazanmalıdır.
  • Arsız neden arlanır, çul da giyer sallanır: Arsız hiçbir şeyden utanmaz, elbise diye çul (bile) giyip salına salına gezebilir.
  • Arsızın yüzüne tükürmüşler, "yağmur yağıyor" demiş: Arsız ne kadar ağır hakaret görse aldırış etmez, pişkinliğe verir.
( 0 soru/yorum )