Ana gibi yar olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz |
(* yaygın bilinen)
- Ana baba bedduasını alan onmaz: Anne ve babasını üzerek onların bedduasını alan kişi türlü felaketlere uğrar, düştüğü kötü durumu ömür boyu düzeltemez.
- Ana baba evlat için, evlat kendi başı için: Anne ve babalar, çocukları için yaşar, yaptıkları her işi çocukları için yaparlar; oysa çocukları sadece kendilerini düşünürler.
- Ana bahtı kızına, baba ocağı oğula kalır: Bir annenin kızına bıraktığı miras, evlilik yaşamında ona örnek olmaktır; erkek çocuğa ise babasının sorumluluğu miras olarak kalır.
- Ana besler hurmayla, eloğlu karşılar yarmayla (Analar büyütür kızı, çulhalar dokutur bezi): Her anne, çocuğunu büyük bir şefkat ve özenle nazlı olarak yetiştirir. Çocuk topluma karışınca yaşamın ve çevresinin insafsızlıklarıyla ve zorluklarıyla karşılaşır.
- Ana çeker zahmeti, baba alır rahmeti: Annelerin aile yaşamındaki katkıları pek hatırlanmaz, buna karşılık çocuklar kendilerine kalan mirası babalarının eseri kabul ederler.
- Ana evladından geçmez: Bir anne çocuğundan hiçbir şekilde vazgeçmez, vazgeçemez.
- Ana gezer, kız gezer; bu çeyizi kim düzer?: Yapılacak işlere boş verildiğinde o işlerin kendiliğinden gerçekleşmeyeceğini anlatan bir atasözü.
- Ana gibi yar olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz*: (atasözünün anlamı) İnsanlar için anne kadar güzel, cana yakın, candan dost yoktur: "Ana yücedir". "Toprak Ana"dır, "Ana Kucağı"dır, "Anavatan"dır, "Anadil"dir, "Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz"dır ve "Ana başa taç imiş, her derde ilaç imiş / Bir evlat pir olsa da, anaya muhtaç imiş." "Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar"dır, "Ana gözü yürekten bakar"dır. Biliriz ki, şefkat ve merhamet önce anadandır; onları anaya veren de yüce Yaradan'dır.
- Ana hakkı Allah hakkı (Ana hakkı ödenmez): Evlatların annelerine karşı olan yükümlülükleri ve borçları, Allah'a karşı olan yükümlülükleri ve borçları kadar kutsaldır: Biz insana annesine ve babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi nice zorluklara katlanarak onu taşıdı. O halde bana, anne ve babana şükret! Dönüşünüz banadır. (Lokman Suresinden)
- Ana evladını atmış, yar başında tutmuş: Annelerin çocuklarına kızgınlıkları merhametlerinden ötürü bir yere kadardır ve anneler o sınırı hiç geçmezler, geçemezler.
- Ana ile kız, helva ile koz*: Koz helvasının içindeki cevizle helvayı ayırmak nasıl olanaksızsa, anneyle kızı birbirinden ayırmak da öyle olanaksızdır.
- Ana kızına taht kurar, kız bahtı kocadan arar (Ana kızana taht kurmuş baht kuramamış)*: Anneler, kızlarını sultanlar gibi yaşatacak olanakları sağlayabilirler ama, kızlarının gerçek mutluluğu ancak kocalarına bağlıdır.
- Ana över, baba sever: Çocuk daha çok annesiyle beraber olduğu için her şeyiyle annesi ilgilenir. İyi yetiştirdiği zaman da çocuğuyla gurur duyar. Baba ise evladını gördüğü zaman sever ve mutluluk duyar.
- Ana yılan, sözü yalan; karı çiçek, sözü gerçek: Karısını çok seven ve annesiyle karısı arasındaki geçimsizlikte annesini haksız bularak karısının tarafını tutan oğulun durumunu anlatır.
- Ana yiğidin kalkanıdır: Anneler çocukları için her zaman koruyucudur ve güvenli bir limandır. Evlat büyüyüp kocaman bir yiğit olsa da her zaman bir çocuk gibi bir yönüyle annesine bağlı kalır.
- Ana yürekten bakar: Annelerin çocuklarına bakışları her zaman sevgi doludur.
- Ana, yürekten yana: Bir kimseye candan, yürekten bağlı olan, onun üzüntülerini gerçekten paylaşan anasıdır.
- Anadan doğmak, ölmek içindir: Yaşamın doğal bir döngü olduğunu ve herkesin bu döngünün bir parçası olduğunu vurgular.
- Anadan olur daya (dadı) hamurdan olur maya:
- Bir işi yapabilmek için en uygun araç kullanılmalıdır. Derme çatma, üstünkörü yapılan işlerden iyi sonuç alınmaz.
- Hiçbir dadı, bir çocuk için annesinin yerini tutamaz; hamurun mayasının yine hamurdan olduğu gibi anneliği de ancak gerçek anne yapabilir.
- Analar taş yesin, yarım yarım (yarımşardan) beş yesin:
- Fedakârlık yapıyormuş gibi görünüp de kârlı çıkan kimseler için söylenen bir atasözü.
- Yoksulluk içindeki bir anne kendi yemez, çocuklarına yedirir.
- Analı kızlı, sırları gizli: Anne ve kızı arasındaki sırları kimse bilemez.
- Analık fenalık, kara yamalık (Analık beyaza kara yamalık): Üvey anne (beyaz bir giysinin üzerindeki siyah yama gibi) kötülük simgesidir.
- Analık, kara yamalık; çorba pişirmiş, suyu bulanık: Üvey annenin sevgisi ve ilgisi öz anneye benzemez.
- Anam babam kesem, elimi soksam yesem: Kişi, başkasından yardım beklememeli, kendi kazancıyla geçinmelidir.
- Anam olsa da, taştan olsa: Annenin kıymetinin en iyi annesizlikte anlaşılacağını bunu en iyi annesiz kalanların anlayabileceğini anlatır.
- Anam ekmeğine kuru, ayranına duru demem: Anneler çocuklarından hiçbir şey esirgemezler ve sağladıkları, sağlayabileceklerinin en iyisidir.
- Anamın adı! Ağzımın tadı:
- Birinin (annenin) ya da bir şeyin değerini, özlemini ifade eder.
- Annenin ismi duyulduğunda veya söylendiğinde duyulan hazzı anlatır.
- Anamın aşı, tandırın başı: Yemeklerin en güzeli annenin pişirdiği, evde oturulacak yerlerin en güzeli de tandırın başıdır.
- Anamın ekmeğine kuru, ayranına duru demem!: Evlâtlarına karşı büyük fedakârlıklarda bulunan annelere karşı daima minnettarlık duyulmalıdır. Annelerin yaptıklarına kusur bulmak, beğenmemek doğru değildir.
- Anan güzel idi hani yeri, baban zengin idi hani evi*: Bizim olan her şey sürekli elimizde kalmaz, geçicidir.
- Ananın bahtı kızına*: Kızların yazgısı annelerininkine benzer anlamında kullanılan bir atasözü.
- Ananın bastığı yavru (civciv) incinmez (ölmez)*: Annenin acı sözü ya da dayağı çocuğuna zarar vermez. Çünkü anne bunları onun iyiliği için yapar.
- Ananın çıktığı dala kızı salıncak kurar: Büyüklerinin tutumu çocuklara örnek olur. Çocuklar o yolu benimser; bununla yetinmeyerek daha ileri gidebilirler.
- Ananın ilki olmaktan dağda tilki olmak yeğdir: Ailenin en büyük çocuğu daha çok baskı görür.
- Ananın gözü (yüreği) balada (çocukta), balanın (çocuğun) aklı havada: Çocuklar, annelerinin kendilerine gösterdiği ilgiyi, merhameti ve şefkati annelerine gösteremezler.
- Ananın vurduğu yerde gül biter: Annelerin kızgınlığı, öfkesi ve bazen de dövmesi, çocuğunu kötü etmek için değil iyi etmek içindir. Acı bir ilaç gibidir.
- Anası ne ki, danası ne olsun?: Çocuk büyüdükçe kendisini yetiştiren anne babanın özelliklerini almaya başlar. Anne baba kötüyse çocuk da kötü olur.
- Anası övdüğünü koy da kaç, el övdüğünü al da kaç: Anneler kızlarının kusurlarını görmezler, kızlarını eleştirmezler. Bu yüzden, elin övdüğü erdemli kızlarla evlenmeye bakılmalıdır.
- Anası söylemeden kızı tamamlar: Evlatlar arasında kız çocukları annelerinden daha çok etkilenirler, tüm yeteneklerini ve kişiliklerini ağırlıklı olarak annelerinden alırlar.
- Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al*: Bir kızın nitelikleri annesininkilere benzer; evlenilecek kızın nasıl bir insan olduğunu anlamak isteyen, önce annesini tanımalıdır.
- Anaya asi gelen onmaz: Anne hakkını inkâr eden kimselerin işi hiçbir zaman rast gitmez.
- Anaya babaya hizmet, Allah'a ibadet: Anne babaya gösterilen sevgi ve ilgi ibadet kadar kutsaldır.
- Ağlarsa anam ağlar, başkası (gerisi, gayrısı) yalan ağlar*: İnsanın sıkıntısını yürekten paylaşan yalnızca annesidir, başka insanların üzülmesi yüzeyseldir.
- Atı atasıyla, katırı anasıyla*: Soylu kişiden korkulmaz, soysuz kişiden korkulur.
- Baba öksüzü öksüz değil, ana öksüzü öksüz: Annesiz kalmak, babasız kalmaktan daha acıdır.
- Babadan gören sofra salar, anadan gören minder serer: Erkek çocuk babasından ev geçindirmeyi, kız çocuğu da annesinden ev işlerinin nasıl yapıldığını öğrenir.
- Besledik büyüttük danayı, şimdi tanımaz oldu anayı*: Elinde büyüttüğün kişi gün gelip sana nankörlük edebilir.
- Beşiği sallayan el, dünyaya hükmeder: Dünyanın en kudretli, en önemli kişisi bile oraya kadar gelmesini annesine borçludur. Çünkü onu doğuran, koruyan, büyüyüp yetiştiren de annesidir.
- Bir anaya bir kız, bir kafaya bir göz*: Bir başa bir göz ne kadar gerekli ise bir anneye bir kız da o denli gereklidir.
- Bir dirhem ana aklı, bir okka imam aklı eder: İmamın öğrettiği sadece dini konularla sınırlıdır. Anne ise, elinden geldiğince çocuğunu her konuda iyi bir insan olarak yetiştirir.
- Çocuğa iyi kötü huy anadan gelir: Çocuğun kişilik sahibi olmasında anne en büyük paya sahiptir.
- Çocuğu okutan babanın akçası, ananın bohçası: Ailenin her iki ebeveyninin de çocuğunun iyi bir eğitim almasına katkıda bulunmasının önemini vurgular.
- Çok çocuk anayı şaşkın, babayı düşkün eder: Ailedeki çocuk sayısının artmasının anne ve babanın daha fazla sorumluluk üstlenmek zorunda bırakabileceğini ve bu durumun onları zorlayabileceğini ifade eder.
- Çoluğa çocuğa karışmayan, ana baba kadri bilmez: Bir insan ancak kendisi çocuk sahibi olduğunda anne ve babasının kıymetini anlar.
- Çömlek ana yüreği, tencere baba yüreği: Anne sevgi bakımından çocuğa babadan daha güçlü bir bağ ile bağlıdır. (Çömlek ateşten indirilince bir müddet daha kaynar, tencere ise iner inmez kaynaması durur)
- Dağ, ovanın süt anasıdır*: Ticareti besleyen, üretim kaynaklarıdır anlamında bir atasözü.
- Dilsizin dilinden anası (sahibi) anlar*: Çok kişinin anlamakta güçlük çektiği bir şeyi, bir kişiyi ona yakın olan veya her gün onunla uğraşan kimse, özellikle de annesi kolaylıkla anlar.
- Doğan anası olma, doğuran anası ol*: Bir çocuk, annesinin değerini ancak kendisi de çocuk sahibi olduktan sonra anlar.
- El ağlarsa gözünden ağlar, anam ağlarsa özünden ağlar: "Bir evladın derdi en çok annesini üzer" anlamında söylenir.
- Elin övdüğünü el alır, ana babanın övdüğü evde kalır: Her anne baba kendi çocuğunu daha güzel ve nitelikli görür. Anacak kısmetinin açık olması için başkalarının da öyle görmesi gerekir.
- Ha anan ölmüş öksüz kalmışsın, ha baban: İnsanın anne babasına olan sevgi ve bağlılığı birbirinden farklı değildir. Onun için birinin yokluğu evlat için ne kadar büyük bir kayıpsa öteki için de aynı büyüklükte kayıptır.
- Kaçanın anası ağlamamış*: "Tehlikeden kaçan kazançlı çıkmış" anlamında söylenen bir atasözü.
- Kazanırsan dost kazan, düşmanı anan da doğurur*: Sen dost kazanmanın yoluna bak, düşman kolay kazanılır.
- Kız anasından görmeyince sofrayı kaldırmaz: Kız çocuğu temizlik, yemek yapma ve diğer ev işlerini annesinden öğrenir. Annesi tembel, üşengeç, rahatına düşkün biriyse, büyüyüp evlenince o da annesi gibi olur.
- Kız anasını, inek danasını bilir: Kız çocuğu daha çok annesine düşkün olur, onun gibi olmak ister.
- Kuşa süt nasip olsa anasından olurdu*:
- Yaradılışı bir şeyden yararlanmasına elverişli olmayan kişi ne kadar çabalasa o şeyden yararlanamaz.
- Kişi en yakınından sağlayamadığı faydayı başkasından hiç sağlayamaz.
- Oğlan anası kapı arkası, kız anası minder kabası*: Eve gelin geldikten sonra oğlanın annesi kapı dışarı edilecek kadar fazla görülür ama kızın annesi başköşeye oturtulur.
- Oğlan babadan (atadan) öğrenir sofra açmayı, kız anadan öğrenir bıçkı biçmeyi*: Erkek çocuk, erkeklerin yapması gereken şeyleri babasından, kız çocuk da kadınların yapması gereken şeyleri annesinden öğrenir; anne ve baba bunları bilmiyorsa çocuktan böyle şeyler beklenemez.
- Oğlan babaya kız anaya yar olur: Erkek çocuk babasına, kız çocuğu da annesine özenir ve düşkün olur.
- Teyze, ana yarısıdır*: İnsanın annesinden sonra annelik edebilecek tek kişi teyzesidir. Teyze, bir kimseye annesi gibi sevgi, şefkat gösterir, onunla yakından ilgilenir.
- Yaza çıkardık danayı, beğenmez oldu anayı*: Yetiştirdiğimiz, büyüttüğümüz gençler, bizi beğenmezler.
- Yüz koyunlu atam kalmaktan, bir yüksüklü anam kalmak yeğdir: İnsanın varlıklı ama şefkat göstermeyen babasından, yoksul ama sevgi dolu annesi daha iyidir.
Ayrıca bakınız: Anne ile ilgili deyimler
Soru ve Yorumlar: 2
Soru/Yorum Formu