- Çağrı, çağırma: Düğüne davet.
- (din) Peygamberlerin insanları hak dine çağırması: Onların tek amacı vardı o da Allah'a davet etmekti. (M. Padak)
- Bir şeyin ortaya çıkmasına yol açma, neden olma: Bu, hastalığı bile bile davet etmektir.
- Ziyafet: O akşamüstü Pembe Köşk'te genç evliler onuruna bir davet düzenlendi. (İlgili cümle kaynağı: G. Bilgehan)
İlgili birleşik fiil ve kelimeler
- Davet etmek: Çağırmak, bir yerde bulunmasını istemek.
- Davet vermek (davet yapmak): Ziyafet vermek, şölen düzenlemek.
- Davetçi: Çağrıcı, okuyucu, bir davete çağrı yapan kimse.
- Davetiye: Çağrı yazısı, duruyu, okuntu: Düğün davetiyesi. Davetiye bastırmak.
- Davetli: Bir yere, bir ziyafete, bir şölene, bir toplantıya vb. çağrılmış kişi: Çok geçmeden davetliler masa etrafında toplandı.
İlgili atasözleri ve anlamları
İçinde "davet" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Davetsiz gelen (giden) döşeksiz oturur: (atasözünün anlamı) Bir yere çağrılmadan giden kimse, ağırlanmayı beklememelidir.
- Davetsiz yere kedilerle köpekler gider: Çağrılarak gidilmesi gereken yere çağrılmadan gitmek aşağılatıcı bir davranıştır.
Soru/Yorum Gönder