Gönül nedir ne demektir? İlgili deyimler ve anlamları

Yayınlanma: 4.3.11 Düzenlenme: Soru/Yorum: 0
Elleriyle kalp uzatan bir bayan
Gönül vermek
Sevgi, şefkat, istek, düşünüş, anma ve hatır gibi yürekte varsayılan duygu kaynağı: Gönül ki güldür sana, açar muhabbet ile / Ondan tebessüm eder gönlü açan gördün mü? (B. Aksoy)


İlgili birleşik fiil ve kelimeler


  • Gönül bulandırmak: Mide bulandırmak.
  • Gönlünce: Dileğine uygun, dilediği gibi: Gönlünce yaşamak.


İlgili deyimler ve anlamları


İçinde "gönül" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Gönül açmak: (Neşe verici şeyler) İnsanın iç sıkıntısını gidermek.
  • Gönül almak: Ufak da olsa bir armağanla sevindirmek, hoşnut etmek.
  • Gönül alçaklığı: → Alçak gönüllü.
  • Gönül avcısı: Geçici aşklar arkasında koşan kimse, çapkın.
  • Gönül bağı: Sevgi bağı.
  • Gönül bağlamak: Bütün sevgisiyle bağlanmak içten sevmek.
  • Gönül belası: Aşkın verdiği sıkıntı, aşk yüzünden düşülen dert.
  • Gönül birliği: Ortaklaşa istek.
  • Gönül bulandırmak: İnsanın içine tasa, üzüntü, kuşku düşürmek.
  • Gönül çekmek: Aşık olmak, sevdaya düşmek.
  • Gönül dilencisi: Sevdiğinden ayrılmamak için onun her hareketine katlanan kimse.
  • Gönül eğlencesi: İnsanı oyalayıp hoşça vakit geçirten şey.
  • Gönül eğlendirmek: Sözde bir ilgi ve sevgi göstererek bir şey ya da kimseyle hoşça vakit geçirmek.
  • Gönül eri: Beğenisi yerinde, düşüncesi uyanık ve hoşgörüsü geniş olan, rint, ehli dil.
  • Gönül ferahlığı: İç rahatlığı, dertsizlik.
  • Gönül gezdirmek (dolaştırmak): Seçim yapamayıp ayrı ayrı birçok şey üzerinde durup düşünmek.
  • Gönül hoşluğuyla (rızasıyla): Hiçbir baskı olmaksızın, gücenip kırılmadan, isteye isteye.
  • Gönül indirmek: (Bir kimse) Önceden beğenmediği şeye sonradan razı olmak.
  • Gönül kaptırmak: Aşık olmak, duyduğu aşırı sevgiden kendini alamamak.
  • Gönül kırmak (yıkmak): Birini incitip gücendirecek, üzecek bir davranışta bulunmak.
  • Gönül koymak: Gücenmek, alınmak, darılmak.
  • Gönül maskarası: Sevda yüzünden gülünç durumlara düşmüş kimse.
  • Gönül okşamak: Birini güzel bir söz ya da hoş bir davranışla sevindirmek.
  • Gönül rahatlığı: Kaygı ve üzüntülerden kurtulmuş olma durumu.
  • Gönül tokluğu: Göz tokluğu, aza razı olma, çokta gözü olmama durumu.
  • Gönül vermek: İçten sevmek.
  • Gönül yapmak: Bir kimsenin gücenikliğini giderecek ya da önleyecek davranışta bulunmak.
  • Gönül yarası: Bir kimseyi ömrü boyunca üzecek olan acı, iç yarası.
  • Gönül yıkmak: İyice gücendirmek, gönül kırmak.
  • (Birini) Gönülden çıkarmak: Sevmez ya da anmaz olmak.
  • Gönülden çıkarmamak: Sevilen kimseyi hiç unutmamak.
  • Gönülden geçirmek: Dışa vurmadan, bir şey yapmayı istemek ya da bir şeyin olmasını dilemek.
  • Gönülden ırak olmak: Sevilmekten yoksun kalmak, sevilmemek.
  • Gönlü akmak: Birine ya da bir şeye karşı güçlü bir sevgi duymak.
  • Gönlü bol: Cömert, eli açık.
  • Gönlü bulanmak: İçine bir kuşku, üzüntü, tasa düşmek.
  • Gönlü çekmek: İmrenip istemek.
  • Gönlü çelinmek: Kapılmak.
  • Gönlü çökmek: Yürek gücü sarsılmak, maneviyatı bozulmak.
  • Gönlü gani: Cömert, eli açık.
  • Gönlü ilişmek: → Gönlü takılmak.
  • Gönlü kalmak:
    1. İsteyip de edinemediği bir şeye karşı isteği süre durmak.
    2. Gücenmek.
  • Gönlü kanmak: Bir iş konusunda tasası kalmamak, gönülden rahatlamak.
  • Gönlü kara: Başkasının iyiliğini kıskanan, başkalarını çekemeyen.
  • Gönlü kararmak: Yaşamaya karşı sevgi ve isteği kalmamak, yaşama sevincini yitirmek.
  • (Bir şeyde) Gönlü olmak: Sevip istemek.
  • (Bir şeye) Gönlü olmak: Razı olmak.
  • Gönlü takılmak: Bir şey, gönlünü kendine doğru çeker olmak.
  • Gönlü tez: Tez canlı.
  • Gönlü tok: Herhangi bir şeye gereksinmesi varken yok gibi gösteren.
  • Gönlü zengin: Elinde avucunda olmadığı halde olanakları ölçüsünde her zaman el açıklığı göstermeye çalışan kimse.
  • Gönlünden kopmak: Birine ufak bir yardımla iyilik yapma ya da karşısındakini hoşnut edecek bir davranışta bulunma isteği uyanıvermek.
  • Gönlüne doğmak: İçine doğmak, olacak bir şeyi belirtisi bile yokken hissetmek.
  • Gönlüne göre:
    1. Dilediğine göre.
    2. İyi kalpliliğine yaraşır yolda.
  • Gönlünü almak: Kırılan bir kimseyi güzel bir davranışla hoşnut etmek.
  • Gönlünü avlamak (çelmek, kapmak): Birini kendine aşık etmek.
  • Gönlünü etmek (yapmak): Razı, hoşnut etmek.
  • Gönlünü hoş etmek: Birinin dileğini yerine getirerek onu sevindirmek.
  • Gönlünü pazara çıkarmak: Kendine yakışanı arayıp seçmeden, rastgele birini sevmek.
  • Gönlünün dümeni bozuk olmak: Gönül işlerinde kararlı olamamak, isteği her an başka yönde değişmek.
  • (Birinin) Gönlüyle oynamak: Sever görünüp sevmemek, avutmak.

Bakınız gönül ile ilgili atasözleri ve anlamları.
( 0 soru/yorum )