Eşek nedir ne demektir? Eşek ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 2
Yeşillik üzerindeki bir yolda sağ ön ayağını kaldırmış bir eşek
Eşek
  1. (zooloji) Tek parmaklıların atgiller familyasından, attan küçük, uzun kulaklı binek ve yük hayvanı. Merkep eş anlamı.
  2. (mecazi) Kaba ve yeteneksiz (kimse): Ata çeksen olur katır, / Okuyamaz iki satır, / Ne hal bilir ne de hatır, / Yine eşek yine eşek! (Z. Acar)


Eşek ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "eşek" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
( atasözlerine geç )

  • Eşek başı mı (mıyım, mısın)?: Yetkili olan o (ben, sen) olduğu halde niye ona (bana, sana) danışılmıyor, başvurulmuyor? "Niçin hesaba katılmıyorum, dikkate alınmıyorum?" anlamında çıkışma sözü: Hiç değilse bilezikleri vermeden önce bana bir sorsaydın. Evde telefon var. Arayıp sorabilirdin. Ben eşek başı mıyım?.. (S. S. Pınar)
  • Eşek büyüdü, semer küçüldü: (Çocuk için) Elbiseleri dar ve kısa gelmeye başladı.
  • Eşek cennetini boylamak (cennetine gitmek): (Sevilmeyen biri) Ölmek: Aniden ölüvermişti. Babam onun için, "Eşek cennetini boyladı," demişti. (Ş. İşigüzel)
  • Eşek gelip eşek gitmek: Değişemez biçimde anlayışsız, görgüsüz, kaba olmak: "Adam olmaz o eşek baban senin! Nato kafa, nato mermer. Eşek geldi dünyaya eşek gidecek!" derdi. (Tarık Dursun K)
  • Eşek derisi gibi:
    1. Utanmaz, duygusuz [→ Yüzü (suratı) eşek derisi]: Hayır yüzlerinin zırnık kadar kızaracağını sanmam. Kalın deri. Eşek derisi gibi. (S. Topal)
    2. Çok sert, çok kalın.
  • Eşek gibi: Kaba, düşüncesiz: Eşek gibi davranıp hosteslerin ve yolcuların dikkatini çekmeye başlar. (B. Şenver)
  • Eşek gibi çalışmak: Çok fazla çalışmak: Kafalarını kaşıyacak vakitleri olmadan eşek gibi çalışmışlardı.
  • Eşek kadar olmak: (Kendisine kızılan çocuk için) Artık her şeye aklı erecek kadar büyümüş olmakla birlikte bir türlü akıllanmamak: Eşek kadar oldun, hala çizgi film izliyorsun. (E. Erdoğan)
  • Eşek sudan gelinceye kadar dövmek: Uzun süre, adam akıllı dövmek: ... eşek sudan gelinceye kadar dövüp kemiklerimi bir bir kırdıktan sonra, şaşkınlıktan kalakalan Fîrûz Ağamı ensesinden yakalayıp burnunu yere sürte sürte kedi gibi miyavlattı... (M. Anıl)
  • Eşeklik etmek:
    1. Aptallık etmek: Eşeklik ettim. Onu yalnız bırakmamalıydım. (A. E. Kavaklı)
    2. Çok kaba davranmak: Kusura bakma, eşeklik ettim biliyorum ama sen de damarıma bastın kızım! (Ş. Aksu)
  • Eşeğe binmeden ayaklarını sallamak: Bir işin daha başındayken olmuş bitmiş gibi sevinmeye başlamak: Siz de eşeğe binmeden bacaklarınızı sallıyorsunuz! Ortalıkta toprak yok be. (S. Kocagöz)
  • Eşeğe ters bindirmek: (Birini) Herkese maskara edecek duruma sokmak: ... eşeğe ters bindirip köy köy dolaştırırlar. Ne itibar kalır, ne gurur, ne de izzetinefis. (M. Savaş)
  • Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek (veya koymak): Birinin farkında olmadığı karlı bir düşünceyi birinin aklına sokmak: Eşeğin aklına karpuz kabuğunu düşürmüş yani yoksul köylülerin gözlerini açmıştı. (R. Çiftlikçi)
  • Eşeğin kuyruğu gibi: Her zaman aynı durumda kalan, hiç değişikliğe uğramayan: Eşeğin kuyruğu gibi ne uzar ne kısalır (atasözü).
  • Eşeğini sağlam kazığa bağlamak: İşini sağlama bağlamak, güvence altına almak: Eşeğini sağlam kazığa bağlayacaksın. Kumara yatmakla olur mu? Zar atmakla istikbal mi kurtarılırmış? (İlgili cümle kaynağı: A. Ağaoğlu)
  • Eşekten düşmüş karpuza dönmek:
    1. Çok şaşırmak, hayrete düşmek: Eşekten düşmüş karpuza dönmüş, neye uğradıklarını anlayamamışlardı. (M. Başaran)
    2. Kötü bir duruma düşmek: Beni bırakıp gidince eşekten düşmüş karpuza döndüm. Paramparça oldum. (G. Budayıcıoğlu)
  • Anasını eşek (eşekler) kovalasın (tepsin)!: (kaba) Sözü edilen kimse veya iş için bıkkınlık, dikkate almama ve umursamama anlatan bir söz: Aman anasını eşek kovalasın, ne hali varsa görsün... (H. F. Gözler) Rütbesinin anasını eşekler kovalasın onun derdinde değilim (B. Aksu).
  • At pazarında eşek osurtmuyoruz!: Biri konuşurken karşısındaki yeterince önem verip dinlemezse, teklifsizce söylenen kaba bir uyarma sözü: Laftır adamın bu ettikleri, at pazarında eşek osurmuyor. (K. Korcan)
  • Atına eşek mi dedik?: Onu (seni) küçümseyen bir davranışımız mı oldu?: Ne alınıyorsun, atına eşek mi diyen var? (Türk dili)
  • Attan inip eşeğe binmek: Bulunduğu düzeyden aşağı bir düzeye inmek: "Brüksel'de bile olsa, başka bir büyükelçinin yanında yardımcılık yapmayı, attan inip eşeğe binmek sayarım" dedi. (T. Cılızoğlu)
  • Dilini eşek arısı soksun!: Yersiz konuşan kimselere şaka niteliğinde söylenen kaba bir deyim: "Ziya. Nam-ı diğer Deli Ziya." "Dilini eşek arısı soksun senin, ne delisi? Çok iyi bir adamdı Ziya." (T. Turaboğlu). "Hay dilini eşek arısı soksun! Şuna 'amam' değil, 'hamam' de yahu!" (H. F. Gözler)
  • Ölme eşeğim ölme (yaza yonca bitecek): Gerçekleşmesi uzun zaman isteyen ve umutsuz bir bekleyiş gerektiren haller karşısında söylenir: "Zengin düğünü kış kıyamet tanımıyor," dedi. "Bizim gibi fakir fukara yaz sonunda harmanını kaldıracak da, mahsulünü satacak da düğün yapacak.. Ölme eşeğim ölme.." (A. Tunç). Acaba ölmeden evvel biraz baklava yiyebilecek miyim? Muharebe bitecek... Şeker, yağ, un ucuzlayacak... Sonra param olacak da baklava yiyeceğim. Ölme eşeğim ölme, yaza yonca bitecek... (Ş. Kurdakul)
  • Taze ot görmüş eşek gibi: İştahlanmış bir biçimde: Damasko kaplamalı makam koltuğuna oturdu ve taze ot görmüş eşek misali gıcırdadı. (M. Savaş)
  • Taze ot görmüş eşek gibi sırıtmak: (argo) Hoş bir durumda bulunmaktan aptallaşmak: Balıkgözlü adam hunharca gülüyor, daha doğrusu kıkırdıyor, vidaları gevşedikçe taze ot görmüş eşek gibi meserretle sırıtıyordu. (M. Savaş)
  • Topal eşekle kervana katılmak (karışmak): Yetkisi ve yeteneği olmadığı hâlde önemli bir işe katılmaya yeltenmek: Gidiş müdürü Hacı Mahmut Efendi bu iradeyi tebliğ edince Mehmet Paşa: — Ben topal eşekle kervana karışamam! cevabıyla bu memuriyeti reddetti. (S. K. İrtem)


Eşek ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "eşek" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Eşek at olmaz, ciğer et olmaz*: Soysuz kişi soylu olmaz, bayağı şey üstün nitelik kazanmaz.
  • Eşek atın ne yoldaşı, yoksul beyin ne kardeşi: Sosyal ve ekonomik farkların, insanlar arasındaki ilişkileri belirlediğini ve bu farkların ortadan kalkmasının zor olduğunu ifade eder. Tıpkı eşek ile atın yoldaş olamayacağı gibi, yoksul ile zenginin de eşit ve uyumlu bir ilişki kurmalarının mümkün olmadığını anlatır.
  • Eşek baş olunca, encam hayır olmaz: Yeterli bilgi, yetenek veya liderlik vasfına sahip olmayan bir kişinin önemli bir mevkiye gelmesi durumunda, bu durumun olumsuz sonuçlar doğuracağını ifade eder (encam: Son).
  • Eşek bile düştüğü yere bir daha düşmez* (Eşekken eşek, çamura bir kere batar): En aptal kişi bile başına gelenlerden ders alıp aynı hataya tekrar düşmez.
  • Eşek bile makamla anırır: Herkes iyi yaptığı işlerle övünür. Yaptığı işte başarısız olan kişinin o iş konusunda övünmeye hakkı olmaz.
  • Eşek çamura çökerse sahibinden gayretlisi olmaz*: Bir kimse bir zorlukla karşılaştığında en çok çaba göstermesi gereken yine kendisi olur.
  • Eşek dokuz türlü yüzme bilir, ırmak kenarına gelince hepsini unutur: Teorik bilgiye sahip olmanın yeterli olmadığını, asıl önemli olanın bu bilgiyi pratikte kullanabilmek olduğunu ifade eder.
  • Eşek eşeği ödünç kaşır*: Çıkarcı, başkasına yardım ederken ileride onun da kendisine yardım edeceğini düşünür.
  • Eşek eşeğin gerdanını yalar: Yeteneksiz, görgüsüz kişiler ancak kendi huyundan olan kimselerle arkadaşlık kurabilirler.
  • Eşek (eşkin) eve gelmiş, yorga yolda kalmış*: Düzenli ve sürekli çalışan güçsüz kimse, düzensiz ve süreksiz çalışan güçlü kimseden daha başarılı olur (eşkin: Atın dörtnal ile tırıs arasındaki hızlı yürüyüşü veya böyle yürüyen at, yorga: Binicisini sarsmayan hayvan yürüyüşlerinden biri veya böyle yürüyen hayvan).
  • Eşek gibi kazan, at gibi ye: Kişi geçimini sağlamak için ne iş bulursa yapmalı. Ama kazandığını da iyi değerlendirmelidir.
  • Eşek gidince semeri de gider: Temel bir unsuru veya kişiyi kaybettiğinizde, ona bağlı diğer şeylerin de kaçınılmaz olarak kaybedileceğini ifade eder.
  • Eşek hıyarı görünce anırır: Her insan hoşuna giden bir şey görünce ona sahip olmak ister.
  • Eşek hoşaftan ne anlar (suyunu içer, tanesini bırakır)*: Bilgisiz, görgüsüz kimse, ince, güzel şeylerin tadına varamaz, değerini ölçemez, küçümser.
  • Eşek kocamakla (eskimekle) tavla başı olmaz*: Anlayışsız, yetersiz kişi, ne kadar yaşlanırsa yaşlansın baş olacak olgunluğa ulaşamaz.
  • Eşek kulağı kesilmekle küheylan olmaz*: Değersiz bir şeyin biçimi değiştirilmekle özü değiştirilmiş, daha değerli bir varlık durumuna getirilmiş olamaz.
  • Eşek kuyruğu gibi ne uzar ne kısalır*: Geliri, işi, durumu hiçbir gelişme göstermez, görevinde hiçbir ilerleme olmaz, şimdiye dek nasıl geldiyse öyle sürüp gider.
  • Eşek küçüktür ama dokuz deveyi yeder: Vücutça daha küçük ama biraz aklı olan biri vücutça gösterişli ama kendine göre daha az akıllı nicelerine kılavuzluk eder (yedmek: Çekerek peşinden götürmek).
  • Eşek küle, bülbül güle aşıktır: Kaba ve cahil kimseler, kendileri gibi kişileri beğenirler; kibar ve nazik kişiler de, kendilerine uygun kimseleri seçerler.
  • Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri*: İnsan öldükten sonra unutulmak istemiyorsa önemli ve büyük başarılar elde etmelidir.
  • Eşek yine o eşek, amma çulu değişmiş: Kaba, görgüsüz kimse ne kadar gösterişli iyi giyinse de davranışları onu ele verir.
  • Eşekten doğma katır, ne hal bilir, ne hatır: Kişinin kökenine, yetişme tarzına ve genetik özelliklerine bağlı olarak bazı temel davranış ve karakter özelliklerinin değişmez olduğunu ve bu özelliklerin bireyin davranışlarına yansıdığını anlatır.
  • Eşeğe altın semer vursalar eşek yine eşektir* (Eşek altın yular taksa yine merkep yine merkep): Erdemden yoksun kişi, giyimle, unvan ve mevkiyle erdemli olamaz; özü neyse gene öyle kalır.
  • Eşeğe binmek bir ayıp, düşmek iki ayıp: Kişinin zaten zor ve utandırıcı bir durumda olduğunda, bu durumun daha da kötüleşmesinin, itibarını ve saygınlığını daha fazla zedeleyeceğini vurgular.
  • Eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış: Kaba ve yontulmamış kişiler hoşa gitsin diye yaptıkları işler de kendilerine özgü biçimde kaba ve incitici olur.
  • Eşeğe gücü yetmeyen semerini döver* (Eşeğini dövemeyen palanını döver): Büyüklerden birine kızıp da hıncını ondan alamayan, onun çevresindekilerden öfkesini çıkarmaya kalkar.
  • Eşeğe "marifetini göster" demişler, yıkılıp ağnamış: Cahil, görgüsüz kimselere en iyi yapabildikleri şeyin ne olduğu sorulduğunda kaba ve terbiyesiz davranışlarda bulunur (ağnamak: yerde yuvarlanmak).
  • Eşeğe "sıpan oldu" demişler, "sırtımdan yükümü alacak değil ya, önümden yemimi alacak" demiş: Malına düşkün, çocuk sevgisinden yoksun kimseler, çocuk sahibi olduğunda, sevinmekten çok onu getireceği masrafa endişelenirler.
  • Eşeğe sormuşlar, bugün nereye, onu modul bilir demiş: Bir işyerinde işlerin nasıl yapılacağına o işte çalışanlar değil, o işi idare edenler karar verir [modul: hayvana gitmesi için dürtülen ucu sivri değnek (?)].
  • Eşeğe söz, kokmuşa tuz hayretmez: Anlayışsız cahil kişiye laf anlatmak oldukça güçtür.
  • Eşeği bağla işini sağla: İnsan başkalarına güvenmek yerine kendi tedbirlerini kendisi almak zorundadır.
  • Eşeği berk (sağlam) bağla, komşuyu hırsız etme: İnsanın komşusu ne kadar iyi olursa olsun yine de onu yanlış bir davranışa sevk edebilecek tedbirsizliklerden kaçınılmalıdır.
  • Eşeği dama çıkaran yine kendi indirir*: Akılsızca, olmayacak bir iş yapan kişi, bu işi gene kendisi düzeltmek zorunda kalır.
  • Eşeği düğüne çağırmışlar, "ya odun eksik, ya su" demiş*: Çevrelerinde pek değer verilmeyen kimseler, beklenmedik bir ikramla ya da iltifatla karşılaştıkları zaman bunun gene kendilerine bir iş yükletilmek amacıyla yapıldığını düşünmeye başlarlar.
  • Eşeği dürten çiftesine katlanır: İnsan yapacağı bir davranışın başına neler getireceğini de hesaba katmalıdır.
  • Eşeği eşeğe, uşağı uşağa sal: Herkes kendisiyle ortak görüşleri ve zevkleri olan kişilerle anlaşır ve arkadaşlık eder.
  • Eşeği eşeğin yanına bağlarsan ya tüyünden alır ya huyundan: Görgüsüz, kültürsüz, işe yaramaz kimselere özenenler kısa zamanda onlar gibi davranmaya başlarlar.
  • Eşeği sahibinin dediği yere bağla da varsın kurt yesin*: Emanet edilen iş, sahibinin isteğine uygun olarak yapıldığında sonuç kötü olsa bile bir sorumluluk doğmaz.
  • Eşeği sattım ki "Çüş" demeden kurtulalım: İnsanlar bazı küçük dertlerden kurtulmak için zararı göze alırlar.
  • Eşeği süren os*ruğuna katlanır*: Kaba bir kimse ile birlikte olan, ondan gelecek kötü davranışları göze almalıdır.
  • Eşeği yoldan çıkaran sıpanın oynaması*: Çocuklarının düzensiz davranışı, anne babayı rahatsız eder (sıpa: Eşek yavrusu).
  • Eşeğin anırmazı olmaz: Akılsız, anlayışı kıt kimseler bilmedikleri halde her konuda söz söyleyerek çevresindekileri rahatsız ederler.
  • Eşeğin anırtısı kendine hoş gelir: Kişinin kendisini objektif olarak değerlendirmesinin zor olduğunu ve bu nedenle kendi yaptıklarını beğenmesinin doğal olabileceğini ancak bu durumun başkaları için rahatsız edici olabileceğini vurgular.
  • Eşeğin hatırı yoksa sahibinin hatırı var: Hatırı sayılan birinin koruması altındaki kişinin kalbini kıracak bir davranış hatırını saydığımız kişiyi de etkiler.
  • Eşeğin hesabı başka, eşekçinin başka (Eşeğin kurduğu başka eşekçinin ki başka): Herkes kendi çıkarı olan işlerin peşinde koşar.
  • Eşeğin kötü ise sat, avradın kötü ise giydir: Geçimsiz bir kadını yola getirmenin bir çaresi de ona güzel elbiseler almaktır.
  • Eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme; kimi uzun der, kimi kısa: Kimseyi ilgilendirmeyen işleri kendi kendine karar verip yapmalısın.
  • Eşeğin ölümü köpeğe düğündür*: Kimi zaman birinin uğradığı zarar, ilerdeki çıkarlarını düşünen başkası için sevinç kaynağı olur.
  • Eşeğin semeri kendine yük gelmez: Kendisi ve yakınlarının çıkan için yaptığı işler insana ağır gelmez.
  • Eşeğin sırtına bir yük tüfek yüklemişler de eşeği gene kurt yemiş: Koruma sağlamak için alınan önlemlerin, doğru ve etkili bir şekilde kullanılmadığı sürece işe yaramayacağını ve tehlikelerden korunmayı garanti etmediğini vurgular.
  • Eşeğin yavrusu sıpa, terbiyesi sopa: Belirli durumlarda, etkili eğitim ve terbiyenin, daha sert ve kararlı yaklaşımlar gerektirebileceğini vurgular.
  • Eşeğini evvel sağlam kazığa bağla, sonra Allah'a ısmarla: Kaybolmasını istemediğin bir malını Allah'a emanet etmeden önce gerekli bütün tedbirleri almalısın.
  • Eşeğini övmeyen/övmedik çerçi olmaz: Satıcılıkla uğraşan kimseler mallarını değerli göstermek için ellerinden geleni yaparlar.
  • Acemi nalbant gavur eşeğinde dener kendini*: Ustalaşmamış, iyi yetişmemiş bir kimse, deneyimlerini önemsiz, varlığıyla yokluğu bir olan şeyler üzerinde yapar.
  • Adam adamdır, olmasa da pulu, eşek eşektir, olmasa da çulu (atlastan olsa da çulu)*: İnsan, insan olma niteliklerini zenginlikten değil, doğrudan doğruya toplumsal yaşayış içinde kendi değeriyle kazanır.
  • Adam bildim eşeği, altına serdim döşeği: Birini ya da bir şeyi olduğundan daha iyi veya önemli sanarak gereksiz yere ilgi göstermek, sonuçta hayal kırıklığı yaratabilir.
  • Aklını eşek aklına verirsen çeker arpa tarlasına: İnsan aklını gereksiz ve yararsız işler için kullanırsa hayatta hiçbir şeye sahip olamaz.
  • Aksak eşekle yüksek dağa çıkılmaz*: Eksik aletle sağlıklı iş yapılmaz.
  • Aksak eşeğin kör nalbandı olur: Kötü ve yanlış yapılan bir işten, o işi yapan kişi sorumludur.
  • Alçak eşeğin tımarı kolaydır: Düşük statüde veya alçak gönüllü olan kişilerle veya işlerle başa çıkmanın, yönetmenin veya onları idare etmenin daha kolay olduğunu ifade eder.
  • Alçak eşek binmeye kolay, öksüz çocuk dövmeye kolay*: Güçsüz, koruyucusuz ve zavallıları baskı altına almak, hırpalamak kolaydır ancak bu marifet değildir.
  • Alçacık gördü de deveci eşeği mi sandı?: Dış görünüşten insan niteliklerinin anlaşılamayacağını anlatır.
  • Alçacık eşeğe herkes biner: Güçsüz ve koruyucusuz bir kimseyi buyruk altına almak ve ezmek kolaydır.
  • Alçak eşek her gün sıpa: Bir insan dış görünüşünü ne kadar değiştirmeye çalışsa da herkes onu yine bildiği gibi tanır.
  • At ile eşek yarışamaz (At ile eşek bir değil): Güçleri çok farklı olan iki şeyin birbiriyle mücadele etmesine gerek yoktur, çünkü sonucu başlamadan belli olur.
  • At ile yola giden eşeğin vay haline: Hızlı-yavaş, güçlü-güçsüz gibi birbiriyle uyumsuz bir şekilde hareket etmek veya uyumsuz bir ikili oluşturmak durumlarında söylenir.
  • At pazarında eşek anırmaz: Soylu kimselerin arasında, kendini bilmez soysuz kimseler söz sahibi olamazlar.
  • At teper, katır teper, ara yerde eşek ölür: Her türlü olumsuz aylardan genellikle güçsüz ve zayıf insanlar etkilenir.
  • Ata binenin heybesinde sarı sarı altın, eşeğe binenin heybesinde sarı sarı saman: Büyük, yararlı işler yapan kimseler bolluk içinde, küçük önemsiz işlerle uğraşan kimseler de sıkıntı içinde yaşarlar.
  • Ata kamçı eşeğe çılbır: Bazen bir insana daha iyi iş yaptırmak için, onu çekindiği şeylerle zorlamak gerekir (çılbır: İp veya zincirden yapılmış yular sapı).
  • Atasız uşak/evlat yularsız eşek (gibidir): Anasız babasız çocuk disiplinsiz yetişir. Bu yüzden de topluma yararlı bir insan olması beklenemez.
  • Atı ata, eşeği eşeğe koşmalı: Birlikte yaşamaya karar veren kimselerin fikirleri ve zevkleri ayrı olmasa bu beraberlik uzun sürmez.
  • Atımı beğenmeyenin eşeği olsa, bana kel diyenin perçemi olsa: Birinin başka birine haksız yere eleştiri yaptığında veya kendi kusurlarını görmeyip başkalarını suçladığında söylenen bir atasözü.
  • Atın yerine eşek bağlanmaz: Dürüstlük ve beceri isteyen işler, görgüsüz, cahil kimselere yaptırılmaz.
  • Atlar tepişir, arada eşekler ezilir (arada eşeklere olur)*: Büyüklerin çatışmasından küçükler zarar görür, olan onlara olur.
  • Attan düşene yorgan döşek, eşekten düşene kazma kürek* (Attan düşen ölmez, eşekten düşen ölür):
    1. Önemsiz gibi görünen bir hata veya dikkatsizlik, beklenmedik ve ciddi sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle, küçük detaylara dikkat etmek ve dikkatsizlikten kaçınmak önemlidir.
    2. Soylu (uğurlu) kimse yüzünden başımıza gelen felaketi çabuk atlatırız, soysuz (uğursuz) kimsenin yol açtığı felaket kolay kolay atlatılmaz.
  • Attan indi eşeğe bindi: Bir kişinin durumunun daha kötü bir hale geldiğini, önceki iyi konumunu kaybettiğini ifade eder.
  • Ayağımı yerden kessin de isterse eşek olsun: Bazı insanlar sorunlarını çözmek için en basit yolları seçerler.
  • Baş ol da, (istersen) eşek başı (soğan başı) ol*: Küçük, önemsiz bir işte bile olsa, önemli olan başkan olmaktır.
  • Ben eşek olduktan sonra semer vuran (vuracak) çok olur: İnsan akılsız olduktan sonra onun saflığından yararlanan insanların her zaman bulunacağını, insanlara güçlü ve dayanıklı olmalarını, zayıflıklarını mümkün olduğunca gizlemelerini ve dikkatli olmalarını öğütler.
  • Bin kere söyle eşeğe, bir kere inmez aşağa: İnatçı kimseler kim ne derse desin, kendi bildiklerini yaparlar.
  • Binilmeyecek eşeğe, torba takılmaz: Fayda sağlamayacak ya da kullanılmayacak bir şeye yatırım yapmanın ya da emek harcamanın anlamsız olduğunu ifade eder.
  • Bir ahırda at da bulunur eşek de: Bir toplumdan değerli, insanlığa yararlı kimseler de yetiştiği gibi değersiz, cahil ve kötü huylu kimseler de yetişir.
  • Bir insan eşek olunca semer vuran çok olur: Hakkını aramaktan aciz, güçsüz insanlar toplum tarafından kullanılmaktan kurtulamazlar.
  • Bostana dadanan eşeğin, kuyruğu kulağı olmaz*: Çalıp çırpmayı huy edinen kişi, her birinde yakayı ele vererek ceza göre göre insanlıktan çıkar.
  • Boş eşek yorga gider*: Üzerinde bir görev bulunmayan kaygısız kişi rahat rahat istediği gibi yaşar (yorga: Binicisini sarsmayan hayvan yürüyüşlerinden biri).
  • Boş torba ile eşek tutulmaz (Boş torbaya eşek bile gelmez): Emeksiz ve masrafsız hiçbir şey elde edilmez.
  • Boynuz öküze, semer eşeğe yük olmaz: Hiç kimse kendisi ve ailesinin geçimi için yaptığı işten şikâyetçi olmaz.
  • Boz eşek siyah olmaz: Temel ve doğuştan gelen özelliklerin veya niteliklerin değiştirilemeyeceğini ve her şeyin kendi öz doğası ile tanınacağını ifade eder.
  • Cahilin eşekten farkı yoktur: Bilgisiz kimse her duyduğuna inanır, her söyleneni yapar.
  • Canı yanan eşek attan yürük olur* (atı geçer) (Acımış eşek katırdan yürük olur): Güçlüklerle karşılaşan insan olanaksız gibi görünen işleri başarır.
  • Çocuklu avrat, sıpalı eşek ile yola gidilmez: Kucağında çocuklu kadınla yola çıkılırsa yolculuk bazen sıkıcı ve bunaltıcı hale gelebilir.
  • Dağda eşek ölür, zararı eve olur: Hatalı ve zararlı bir işten o işle ilgili olmayan kimseler de zarar görebilir.
  • Dam ardında eşeği bulmuş da erkeğini dişisini arıyor: İnsan istediği bir şeyi elde edince daha iyisini arzular.
  • Damgalı eşeği alem tanır: Herhangi bir niteliğiyle ün salmış birini tanıyan çok olur.
  • Deve ahmak olduğundan kılavuzu eşektir: Cahil kişiler bilmedikleri bir işe kalkışacağı zaman işten anlamayan kimselerden akıl alırlar.
  • Deve adını satar, eşek odunu: Her şeyin kendine özgü bir değeri ve özelliği olduğunu ifade eder. Deve, kendi adı ve itibarıyla tanınır ve saygı görür, çünkü develer tarih boyunca dayanıklılıkları ve çöl şartlarına uygunlukları ile bilinir. Eşek ise genellikle yük taşıma ve ağır işler yapma konusundaki yeteneği ile tanınır.
  • Deve büyüktür amma beşini bir eşek yeder* (Eşek küçüktür, ama dokuz deveyi yeder/Kırk deveye bir eşek): İnsan görünüşte büyük olmakla aklı büyük olmaz, bir akıllı birçok az akıllıyı arkasından sürükler (yedmek: Çekerek peşinden götürmek).
  • Deve silkinse eşeğe yük çıkar: Güçlü ve saygın kimselerin en değersiz kalıntıları bile, sıradan kişiler için varlık oluşturur.
  • Deveden düşenin anası ağlamamış, eşekten düşenin ağlamış: Yaptığı işin riskini göremeyip tedbirsizlik edenler büyük zarara uğrarlar.
  • Deveden düşenin anası ağlamış, eşekten düşenin ağlamamış: Önemli bir mevkiden düşenlere değer verilse de önemsiz mevkiden düşenlere hiç yüz verilmez.
  • Devenin derisi (yünü, silkintisi) eşeğe yük olur (Deve ölürse derisi eşeğe yük olur)*: Büyük insanlar ölünce bıraktıkları sıkıntılar, zorluklar küçüklere yüklenir.
  • El elin eşeğini türkü söyleyerek arar*: Başkasının sıkıntısına çare bulacak kişi bu işi içinden acı duyarak değil, eğlencesinden geri kalmayarak yapar.
  • El elin eşeğini yırlaya yırlaya, kendi eşeğini terleye terleye arar*: İnsanın kendi sıkıntı ve sorunlarına başkaları gereken önemi vermez, gerektiği kadar ilgilenmez.
  • Elin adamı eşeği makamıyla anırtır: Gösteriş meraklıları yaptıkları işi abartarak yaparlar.
  • Emanet eşeğin yuları gevşek olur: Bir kimseye emanet edilen şey o kimsece iyi korunmadığı için sahibi onu çabucak geri alır.
  • Emanet eşeğin kuskunu (paldımı) yokuşta kopar: Eğreti olarak alınan bir şey, en gerekli olduğu zaman bozulur veya sahibince geri alınır.
  • Erkek eşeğinden, kadın eşiğinden/döşeğinden belli olur (İyi adam eşeğinden, iyi karı döşeğinden belli olur): Erkek evin geçiminden, kadın da evin düzeninden sorumludur.
  • Geçti Bor'un (Bolu'nun) pazarı sür eşeğini Niğde'ye: Bu işin üzerinde durma zamanı geçti, fırsat kaçtı, artık iş işten geçti: Başta kavak yelleri estiği günler hani? Umduğumuz neşeler, şerefler, ünler hani? Beklenilen alaylı, şanlı düğünler hani? Servi gibi ümitler döndü birer iğdeye, Geçti Bor'un Pazarı sür eşeği Niğde'ye.
  • Her zaman eşek ölmez, on köfte on paraya olmaz*: İstenen şeyi kolayca elde etme fırsatı her zaman çıkmaz.
  • Hıyar akçesiyle alınan eşeğin ölümü sudan olur: Çok ucuza alınan mal, çürük, işe yaramaz çıkar.
  • İçi dışına uymayan karpuz eşek ağzı sulandırır: Yüzeysel olarak iyi görünen ama aslında değersiz olan şeylerin, bunları ayırt edemeyen kişiler tarafından cazip bulunduğunu vurgular.
  • İnat, eşeğe yakışır: İnatçılık kişiyi çoğu zaman zarara uğratır. Bu yüzden akıllı, kendini bilen kimseler fazla inatçı olmazlar.
  • İşleyen eşeğin boynu boncuklu olur: Kişi görevini iyi yaparsa bu hizmetinden dolayı işveren onu ödüllendirir.
  • İyiliğe kötülük, kör eşeğe samanlık: İnsan kendisine iyilik eden birine, en azından biraz saygılı davranmalıdır.
  • Katır ziyan yapar, eşeklerin kulakları kesilir: Bazen bir insan başkasının yaptığı hatayı, hak etmediği halde ceremesini çekmek zorunda kalabilir.
  • Katırın ardından gitme, zira babası eşektir: Temelinde güvenilmezlik veya sorun olan bir durumun, sonucunda da güvenilmez ve sorunlu olacağını vurgular ve insanları, kökeni güvenilir olmayan şeylerden uzak durmaları konusunda uyarır.
  • Kervan ters dönerse topal eşek baş olur: Seçim yapılırken gereken dikkat ve duyarlılık gösterilmezse, işler tersine dönerse, işin başına beceriksiz, cahil kimseler gelir.
  • Kırk yaşındaki eşek, iki yaşındaki ata arpa taşır: Tecrübe ve olgunluğun gençlik ve toyluk karşısında göz ardı edildiği durumları eleştirmek için kullanılır. Ayrıca, toplumdaki yaşlı bireylerin gençlerin ihtiyaçlarına hizmet etmek zorunda kalmasının ironisini de vurgular.
  • Komşunun eşeğini iki iste ki, Allah sana bir versin: Kişi komşusunun rahat ve iyi durumda olmasını dilerse Allah da o kişinin işlerini her zaman rast getirir.
  • Mektepten çıkan eşek Marsıvan'dan çıkmaz*: Öğrenim görmüş olsalar bile bazıları eğitilmemiş gibi davranabilirler.
  • Nalbandın eşeği nalsız gezer: Başkaları için bir şey üreten kimseler çoğu kez ürettiği şeyden kendileri faydalanmazlar.
  • Ne eşek atın yoldaşı, ne yoksul beyin kardeşi (Eşek atın ne yoldaşı, yoksul beyin ne kardeşi): Yoksul ile zenginin birbiri ile denk olması mümkün değildir.
  • Ölmüş eşek kurttan korkmaz*: Her şeyini yitiren kişi tehlike anında, onu umursamayan cesur biri olur.
  • Sahipsiz eşeği kim olsa döver: Toplumda sahipsiz veya güçsüz olanların, haksızlık ve kötü muameleye maruz kalma riskinin yüksek olduğunu belirtir.
  • Sıpa büyüye büyüye eşek olur: Her çocuk babasına özenir ve büyüdüğünde onun gibi olmak ister (sıpa: Eşek yavrusu).
  • Topal eşekle kervana karışılmaz: Zayıf ve güçsüz durumda olan kimseler varlıklı, güçlü kimselerle rekabet edemezler.
  • Tevekkelin eşeğini kurt yemez: Gereken tedbirleri aldıktan sonra sonucu Allah'a bırakarak tevekkül eden kimse rahat eder (tevekkel: İşleri oluruna bırakan saf, kendi hâlinde).
  • Uyuz eşeğe gümüş kaşağı yakışmaz: Değerini bilmeyenlere birtakım değerler yüklenmez.
  • Üç kuruşluk eşeğin beş paralık sıpası olur: Kalitesiz veya değersiz bir şeyden daha iyi bir şeyin çıkmasının beklenemeyeceğini ifade eder.
  • Yaş, eşek pazarında sorulur: Akıllı olmanın yaşla ilgisi yoktur, bazı küçükler büyüklerden daha akıllı olabilir.
  • Yaşlanmış eşekte yıllanmış akıl olur: Yaşlanmış kişi hayatında birçok şey görmüş ve denemiştir. Bu yüzden büyük bir tecrübe birikimine sahiptir.
  • Yine o eşek, yine o semer: Yeteneksiz, cahil kemseler hiçbir işte ilerleyemezler.
  • Yorgun eşeğin (öküzün) çüş (ıslık) canına minnet: Bir dinlenme fırsatının ortaya çıkması yorgun kişiyi çok sevindirir.
  • Yük altında (yüklü) eşek anırmaz*: Ağır bir iş altında bunalmış olan kimse, keyif sürecek vakit bulamaz.
  • Yük altında eşek kalır*: İnsan olan, bir kimseden gördüğü iyiliğin altında kalmaz, kalmamalıdır: Yük altında kalırsa, bir eşek kalır. Değerli hediyeni karşılıksız alamam... (O. H. Bıldırki).
  • Zengin deveye binmiş, "Kadem ola" demişler; fukara eşeğe binmiş "Nereden buldun?" demişler: Zengin kişi her şeye sahip kişidir. Bu nedenle sahip olduğu şeyler yadırganmaz. Oysa fakir kişi, bir şey aldığı zaman hemen dikkat çeker (kadem: uğur).
  • Zenginin kağnısı dağdan aşar, fakirin eşeği düz yolda şaşar: Zenginlerin kaynak ve imkânlarının fazlalığı sayesinde zorlu engelleri bile kolayca aşabildiğini, fakirlerin ise kısıtlı imkânlarla en basit sorunlarla bile başa çıkmakta zorlandığını ifade eder.


Eşek ile ilgili birleşik kelimeler


  • Eşek cenneti: (argo) Öbür dünya: "Ciddi olduğumuzu anlaması için önce oğlanı gönderelim eşek cennetine," diye bağırdı. (M. Mollaosmanoğlu)
  • Eşek cilvesi: Naz yapayım derken kaba davranışlar yapma, kabaca kırıtma: Eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış. (Atasözü)
  • Eşek davası: Bir dik üçgende hipotenüsün karesinin dik kenarların kareleri toplamına eşit olduğunu kanıtlayan teorem (bkz. → Eşek davası).
  • Eşek inadı: Söylediğinden, tutumundan kesinlikle dönmeme, ne olursa olsun, kendi bildiğinde diretme: ... çok aksidir. "Yooo" dedi mi bir daha "hee" dedirttiremezsin. Onda eşek inadı vardır. Hatır işi pek bilmez. (M. Adıbeş)
  • Eşek kafalı: Kalın kafalı, anlayışsız, kavrayışsız: Eşek kafalı! Sen ne anlarsın duygusal sözlerden, ben de sana olan özlemimi ve duygularımı anlatıyorum... (İ. İ. Turan)
  • Eşek sıpası: Çocuk yaşta ya da ilk gençlik döneminde olan birisi için kaba olarak sövgü: Eşek sıpası, diye yattığı yerden kızdı babam. Kimi durumlarda da sevgi sözü olarak kullanılır: "Güzel anlattın eşek sıpası" dedi Bozkız.
  • Eşek şakası: Ağır, incitici, korkutucu şaka: ... kahkahalar, çığlıklar atıyor ve ilkel sesler çıkarıyorlardı. Yaptıkları şaka eşek şakası değil, düpedüz ayı şakasıydı. (A. Nesin)
( 2 soru/yorum )

Soru ve Yorumlar: 2


Anonim:
"eşek hoşaftan ne anlar" atasözü yanlıştır doğrusu "eşek hoş laftan ne anlar" olmalıydı ben böyle biliom
26/12/14 15:03
admin:
Halk dilinde bazen o şekilde kullanılsa da olması gereken şekli yukarıdaki gibi.
26/12/14 18:24