![]() |
Eşek |
- (zooloji) Tek parmaklıların atgiller familyasından, attan küçük, uzun kulaklı binek ve yük hayvanı. Merkep eş anlamı.
- (mecazi) Kaba ve yeteneksiz (kimse).
- Eşek gibi: Kaba, düşüncesiz.
- Eşek sıpası: Çocuk yaşta ya da ilk gençlik döneminde olan birisi için kaba olarak sövgü: Eşek sıpası, diye yattığı yerden kızdı babam. Kimi durumlarda da sevgi sözü olarak kullanılır: "Güzel anlattın eşek sıpası" dedi Bozkız.
İlgili deyimler ve anlamları
İçinde "eşek" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Eşek başı mı (mıyım, mısın)?: Yetkili olan o (ben, sen) olduğu halde niye ona (bana, sana) danışılmıyor, başvurulmuyor? Böyle olsa bile iş onda (bende, sende) bitecek!
- Eşek büyüdü, semer küçüldü: (Çocuk için) Elbiseleri dar ve kısa gelmeye başladı.
- Eşek cenneti: (argo) Öbür dünya.
- Eşek cilvesi: Naz yapayım derken kaba davranışlar yapma, kabaca kırıtma.
- Eşek derisi gibi → Yüzü (suratı) eşek derisi.
- Eşek inadı: Söylediğinden, tutumundan kesinlikle dönmeme, ne olursa olsun, kendi bildiğinde diretme.
- Eşek kadar olmak: (Kendisine kızılan çocuk için) Artık her şeye aklı erecek kadar büyümüş olmakla birlikte bir türlü akıllanmamak.
- Eşek kafalı: Kalın kafalı, anlayışsız, kavrayışsız.
- Eşek kuyruğu gibi ne uzar ne kısalır: Geliri, işi, durumu hiçbir gelişme göstermez, görevinde hiçbir ilerleme olmaz, şimdiye dek nasıl geldiyse öyle sürüp gider.
- Eşek sudan gelinceye kadar dövmek: Uzun süre, adam akıllı dövmek.
- Eşek şakası: Ağır, incitici el şakası.
- Eşeğe binmeden ayaklarını sallamak: Bir işin daha başındayken olmuş bitmiş gibi sevinmeye başlamak.
- Eşeğe ters bindirmek: (Birini) Herkese maskara edecek duruma sokmak.
- Eşeğini sağlam kazığa bağlamak: İşini sağlama bağlamak, güvence altına almak.
- Eşekten düşmüş karpuza dönmek:
- Çok şaşırmak, hayrete düşmek.
- Kötü bir duruma düşmek.
İlgili atasözleri ve anlamları
İçinde "eşek" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Eşek bile düştüğü yere bir daha düşmez: En aptal kişi bile başına gelenlerden ders alıp aynı hataya tekrar düşmez.
- Eşek çamura çökerse sahibinden gayretlisi olmaz: Bir kimse bir zorlukla karşılaştığında en çok çaba göstermesi gereken yine kendisi olur.
- Eşek hoşaftan ne anlar (suyunu içer, tanesini bırakır): Bilgisiz, görgüsüz kimse, ince, güzel şeylerin tadına varamaz, değerini ölçemez, küçümser.
- Eşek kocamakla (eskimekle) tavla başı olmaz: Anlayışsız, yetersiz kişi, ne kadar yaşlanırsa yaşlansın baş olacak olgunluğa ulaşamaz.
- Eşek kulağı kesilmekle küheylan olmaz: Değersiz bir şeyin biçimi değiştirilmekle özü değiştirilmiş, daha değerli bir varlık durumuna getirilmiş olamaz.
- Eşek küçüktür ama dokuz deveyi yeder: Vücutça daha küçük ama biraz aklı olan biri vücutça gösterişli ama kendine göre daha az akıllı nicelerine kılavuzluk eder.
- Eşeğe altın semer vursalar yine eşektir: Erdemden yoksun kişi, giyimle, unvan ve mevkiyle erdemli olamaz; özü neyse gene öyle kalır.
- Eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış: Kaba ve yontulmamış kişiler hoşa gitsin diye yaptıkları işler de kendilerine özgü biçimde kaba ve incitici olur.
- Eşeğe gücü yetmeyen semerini döver: Büyüklerden birine kızıp da hıncını ondan alamayan, onun çevresindekilerden öfkesini çıkarmaya kalkar.
- Eşeği dama çıkaran yine kendi indirir: Akılsızca, olmayacak bir iş yapan kişi, bu işi gene kendisi düzeltmek zorunda kalır.
- Eşeği düğüne çağırmışlar, "ya odun eksik ya su" demiş: Çevrelerinde pek değer verilmeyen kimseler, beklenmedik bir ikramla ya da iltifatla karşılaştıkları zaman bunun gene kendilerine bir iş yükletilmek amacıyla yapıldığını düşünmeye başlarlar.
- Eşeği sahibinin dediği yere bağla da varsın kurt yesin: Emanet edilen iş, sahibinin isteğine uygun olarak yapıldığında sonuç kötü olsa bile bir sorumluluk doğmaz.
- Eşeğin ölümü köpeğe düğündür: Kimi zaman birinin uğradığı zarar, ilerdeki çıkarlarını düşünen başkası için sevinç kaynağı olur.
Soru ve Yorumlar: 2
Soru/Yorum Gönder