El emeği göz nuru |
- Bir işin yapılması, bir metanın üretilmesi için harcanılmış olan beden ya da zihin gücü: Üretim faktörleri arasında doğrudan insan ile ilgili olanı sadece emektir. Ücret ise emeğin karşılığıdır.
- Uzun ve özenli çalışma: ... emekleri boşa gitmedi, çünkü onun ürettiği bazı sözleri bugün gayet güzel, gayet rahat kullanıyoruz. (H. Altınkaynak)
- (toplum bilim, felsefe) İnsanın doğayı değiştirmek için gerçekleştirdiği bilinçli ve yararlı çalışma: Emek, doğa ve dolayısıyla bilimle insan arasında gerçek tarihsel ilişkidir. Bundan ötürüdür ki emek, insan yeteneklerinin bir gerçekleşme biçimi olarak anlaşıldığı takdirde, doğanın insansal özünü ya da insanın doğal özünü kavramak olanaklaşır. (O. Hançerlioğlu)
Emek ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde ya da anlamında "emek" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Emek çekmek: (deyiminin anlamı) Bir işte çok çalışıp yorulmak: Eseri bugünkü dilimize çevirirken hayli emek çektik; çok yorulduk.
- Emek harcamak: Bir işin iyi olması için çaba göstermek: Dükkânı açmak için çok emek harcadık. Emekler zayi olmasın. (N. Sanlı)
- Emek vermek: Çok ve özenli çalışmak: Çalıştı, didindi, emek verdi ve kazandı. (K. B. Çağıl)
- Emeği geçmek: Bir şeyin yapılmasında, ortaya çıkmasında katkısı, payı olmak: Çok emeği geçti bize. Sağımızı solumuzu hep o topladı. Ben işin cebelleşme, programlama kısmını üstlendim, o da hesap kitap işini. (T. T. Çandar)
- Emeği sağdıç emeğine dönmek: Emeğinin karşılığını alamamak: Koştuk, seğirttik, sonunda emeğimiz, sağdıç emeğine döndü. (İlgili cümle kaynağı: K. Yedekçioğlu)
- Alın teri dökmek: Çok emek vermek, zahmetli bir iş görmek: Hiçbir mezar taşına bu kadar emek ve zaman harcamamıştı. Alın teri döktü taşın her yerine. En güzel gül desenlerini işledi. (N. Sanlı)
- Dirsek çürütmek: Bilgisini artırmak için pek çok çalışmış, gayret göstermiş, emek vermiş olmak: Baban ilim yolunda dirsek çürüttü elli sene. (Mehmet Akif Ersoy)
- El emeği göz nuru: Yapımı uzun zaman alan ve çok emek isteyen iş, el işi göz nuru: O sandığı, el emeği göz nuru işlenmiş danteller süslerdi. (A. Z. Muslu)
- Göz nuru dökmek: İnce, değerli bir şey oluşturmak için göz emeği harcamak: Dantelleri için göz nuru dökülen yastık, şimdi kadının göz yaşlarıyla ıslanıyordu. (R. Enis)
- (Bir işte) Saç sakal ağartmak: O işte uzun zaman çalışmış, emek vermiş olmak; uzun zaman o işin çilesini çekmek: Kırk senedir düşman karşısında saç sakal ağartan Mahmut Ağa, çok güvendiği genç kumandanını yine biraz tecrübesiz buluyordu. (Ö. Seyfettin)
Emek ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde veya anlamında "emek" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Emek olmadan (emeksiz) yemek olmaz*: (atasözünün anlamı) Yaşayabilmek için çalışıp kazanmak gerekir: Emek olmadan yemek olmaz. Büyük şair Mehmet Akif Ersoy şöyle der: "Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası; Dostunun yüz karası, düşmanın maskarası." (A. E. Kavaklı)
- Emek tartıya girmez:
- Bir işte harcanacak emek ve çaba kişinin isteğine göre değil işin durumuna göre belli olur.
- Verilen emeğin maddi değerinin veya ölçüsünün her zaman tam olarak yansıtılamayacağını ifade eder. Çalışmanın ve çabanın gerçek değeri bazen hesaplanamaz veya tam olarak ölçülemez.
- Emek yerde kalmaz: Yapılan çalışmanın ve harcanan çabanın karşılıksız kalmayacağını ifade eder. Emek veren kişi, sonunda çabasının karşılığını alır ve emeği değer bulur.
- Alın terlemeyince mal bulunmaz: Emek ve çalışma olmadan mal ve kazanç elde edilemeyeceğini ifade eder. Çalışmadan ve ter dökmeden başarı ve zenginlik sağlanamaz.
- Ekmeden biçilmez*:
- Emek harcanmadan verim alınmaz, bir sonuca ulaşılamaz: Ama hayalci de olma. Ekmeden biçilmez ve herkes ektiğini biçer. (A. Tomor)
- Kendisine özveride bulunulmayan kimseden özveri beklenmez.
- Ekmek bile çiğnemeden yutulmaz (Lokma çiğnenmeden yutulmaz): Çok kolay bir iş bile hiç emek vermeden yapılamaz.
- El emeğine ayak direnmez: İyi bir iş, titizlikle ve özveriyle yapıldığında, başkaları tarafından takdir edilir ve saygı görür.
- El işler kol övünür: Becerikli ve çalışan kişi emeğinin karşılığını mutlaka alır.
- En kolay iş yemek, (onda da) çiğnemeden yutulmaz: Herhangi bir işin veya başarının arkasında mutlaka emek ve çaba gerektiğini ifade eder. Emek çekilmeden yapılabilen iş yoktur. Başarı, çalışmadan ve zahmet çekmeden elde edilemez.
- Er emekli olursa, kadın yemekli olur: Erkeğin çalışkan ve emekli olması durumunda eşiyle birlikte ailenin refahını ve yaşam standartlarını iyileştireceğini ifade eder (emekli olursa: emek harcarsa).
- İlim yumuşak döşekte yatmaz: Çalışmadan, hiçbir emek sarf etmeden bilgi ve kültür sahibi olunmaz.
- Kepçe sapına yapışan yağlı yerinden yer: Bir işte en çok emeği ve çabayı gösteren kişinin, en büyük kazancı elde edeceğini ifade eder. İşin başında duran ve işi yöneten kişinin, emeğinin karşılığını en iyi şekilde alacağını vurgular.
- Kişi yorulmakla alim/usta olur: Emek harcamadan, çalışmadan bir işte başarılı olmak, bir yerlere gelmeyi ummak yanlış bir düşüncedir.
- Terlemeden para kazanılmaz, solumadan can verilmez*: Hiçbir emek harcanmadan para kazanılması mümkün değildir.
- Ümidin kalacağına emeğin kalsın: Kişi yalnızca ümit etmekle kalmamalı, bu ümidini gerçekleştirebilmek için emek harcamalıdır.
- Yemek emek ister: Bir işin yapılabilmesi veya bir şeyin elde edilebilmesi için emek harcanması gerektiğini ifade eder. Yemek hazırlamak da zaman, çaba ve dikkat gerektiren bir süreç olduğundan bu atasözü, genel olarak herhangi bir başarı veya sonuç için çalışmanın ve çabanın önemini vurgular.
- Yorulmadan kazanılan maldan bereket olmaz: Emek harcanmadan elde edilen kazanç bereketli olmaz.
Soru ve Yorumlar: 1
Soru/Yorum Formu
»