Fırsat nedir ne demektir? Fırsat ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Üzerinde son fırsat yazan yol tabelası
Son fırsat

Fırsat, bir amaca ulaşmak için elverişli olan zaman, durum veya koşuldur. Kişinin arzuladığı bir durumu gerçekleştirmek için değerlendirmesi gereken avantajlı bir anı ifade eder. Kaçırılan bir fırsat genellikle geri gelmez ve bu yüzden hızlı ve doğru kararlar almak önemlidir: "Fırsat bu fırsat, yel eserken harmanını savur! Çeşme akarken testini doldur!" (A. Gülcemal)

Fırsat ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde ya da anlamında "fırsat" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Fırsat beklemek: En uygun koşulu kollamak: Uzun zamandır yapacağı iş için uygun bir fırsat bekliyordu. Sonunda bu fırsat hiç beklemediği bir anda eline geçmişti. (Ö. Katipoğlu)
  • (bir şeyi) Fırsat bilmek: Bir şeyden amacına ulaşmak için hemen yararlanmak: Yaşlılık bu ya bir gün kafesin kapısını açık unuttu. Yetim kuş, bunu fırsat bildi ve kafesten kaçtı. (M. Büyükşahin)
  • Fırsat bu fırsat: "Yararlanılacak en uygun zaman" anlamında kullanılan bir söz: "Komutan ortalıklarda görünmüyor. Fırsat bu fırsat diyerek uyuyor olmalılar." (M. Uzun)
  • Fırsat bulmak: Uygun, elverişli zaman ele geçirmek: Gülnaz'la konuşmak istiyordu ama içeri girip çıkanlardan hep erteliyordu. Bir ara fırsat buldu, Gülnaz'a dedi ki; "Hemen gitme, seninle konuşacaklarım var." (Y. Turan)
  • Fırsat düşkünü: Kötülük yapmak, bir iş çevirmek için her fırsattan yararlanan: Aslında hiç de hatalı değildi. Fırsat düşkünü karaborsacı ve istifçilerle anlaşıp, halkı kazıklamaktansa, servetinden vazgeçmeyi seçmişti... (S. Kaplan)
  • Fırsat düşmek: Bir olanağa kavuşmak: Uzun ömre erişmek, bana bu saadetli günler için nasib olmuştur. Madem ki fırsat düştü. Arzumuzu geciktirmek revâ değildir! (Fuzulî)
  • Fırsat elde iken: Yapabilme imkanı varken: Ölmeden önce tövbe edin; fırsat elde iken salih ameller işlemeye bakın... (Altınoluk)
  • Fırsat kollamak: Uygun bir zaman ya da ortam gözetmek: Esaretten bunalmış, kaçmak için fırsat kolluyordu. (O. Cengiz)
  • Fırsat tanımak: (Bir kimseye) Gerçekleştirmek istediği şey için bir imkân daha vermek, şans tanımak: Bir kerecik olsun dinlemedi, hiçbir fırsat tanımadı bana kendimi affettirebilmem için. (H. Kaya)
  • Fırsat vermek: (Birisine) Bir iş için uygun koşulu sağlamak: ... ve ben ona bir değil bin parça lokma vermeye talibim. Hak bana fırsat verdi ve mal mülk ihsan eyledi, bu acımazın kara gönüllünün ise elinden aldı. (Ş. S. Şirazi)
  • Fırsat yoksulu: Eline fırsat geçmediği için zararsız görünen: Bunlar yetmiyormuş gibi, fırsat yoksulu İtalyanlar da 1911 de Trablus'a asker çıkarmasınlar mı? (Atatürk Serisi)
  • Fırsata çevirmek: Kötü bir durumdan yararlanarak iyi sonuç almak: Bu çetin şartlar, krizi fırsata çevirdi ve korona geceleri bereketli çalışmalara dönüşüverdi. (M. Varol)
  • Fırsatı ganimet bilmek: Çıkan fırsattan hemen yararlanmak: Hain adam, fırsatı ganimet bildi. Kocasından kalan malı satması için kendisine başvuran zavallı dul kadını aldattı. (N. Muallimoğlu)
  • Fırsatı kaçırmak: Elverişli durumdan yararlanamamak: Bu şansı kaçırırsanız, bir daha elinize geçmeyecek altın bir fırsatı kaçırmış olursunuz. (A. Azzam)
  • Fırsatı kaçırmamak: Elverişli durumdan yararlanmak: Ayşe'ye şirin ve iyi biri olarak görünmek istiyordu. Bu fırsatı kaçırmadı. Çocuğu koltuk altlarından kavrayıp aşağı indirdi. (İ. Savaş)
  • Fırsatını düşürmek: Uygun koşuldan yararlanmak, kolayını bulmak: Sabahleyin Şebib bir fırsatını düşürdü ve düşmanın tam ortasına hücum ederek kumandanlarını vurup öldürdü. (A. C. Paşa)
  • Fırsattan istifade (etmek): Ele geçirilen imkân veya durumdan en iyi biçimde yararlanmak: Bugün işim erken bitti. Ben de fırsattan istifade alışveriş yapayım dedim. (A. Karaahmet)
  • Atı alan Üsküdar'ı geçti: Fırsat kaçırıldı; artık yapacak bir şey kalmadı, geç kalındı: Anladık ama geç anladık; atı alan Üsküdar'ı geçti. (H. Atmaca)
  • Eline fırsat geçmek: İmkan bulmak: Eline fırsat geçti mi aynı şeyi yapacaksan, baştan niye ileri geri konuşuyorsun. (K. Arslanoğlu)
  • Saat bu saat!: Ele geçen fırsattan yararlanmanın tam zamanı: Gün bu gündür saat bu saat... Bir sonraki saat'te kimin yaşam garantisi olabilir... (M. Hüsrevoğlu). Hoş geçir vaktin cihanda çekme gam / Gün bu gün, saat bu saat, dem bu dem. (E. Ünkan)
  • Tavşan bayırı aştı: "İş işten geçti, fırsatlar elden gitti" anlamında kullanılır: Tavşan bayırı aştı, atı alan Üsküdar'ı geçti. Av avlandı, tav tavlandı, aş pişti bayram geçti... (N. Muallimoğlu)
  • Treni kaçırmak: Bir şeyi elde etme, bir işi gerçekleştirme fırsatını ve imkanını yitirmek: Gelişmemiş uluslar treni kaçırmış uluslardır... (A. Erhat)

Fırsat ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde veya anlamında "fırsat" kelimesi geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Fırsat bir rüzgardır ki bilinmez nerden eser: İnsanın eline ne zaman, nereden, nasıl bir fırsat geçeceği belli olmaz. Hiç ummadığı bir yerden ayağına bir fırsat gelebilir.
  • Fırsat buluta benzer: Değerlendirilmeyen fırsatlar hızla yok olur. İnsan, karşısına çıkan imkanları zamanında kullanmalıdır.
  • Fırsat elde iken kaçmalı: İnsan bir tehlikeyle karşılaştığında kurtulmak için elinde imkan varsa bu fırsatı iyi değerlendirmelidir.
  • Fırsat her vakit ele geçmez*: "Fırsat insanın eline çok seyrek geçtiği için çıkan fırsat iyi değerlendirilmelidir" anlamında kullanılan bir söz.
  • Fırsat rüzgara benzer, marifet onu geçerken tutmakta: Fırsatlar hızla geçip gider, önemli olan onları o anda yakalamayı bilmektir. Başarı, anı değerlendirip doğru zamanda harekete geçmeyi gerektirir.
  • Fırsat sakal altından geçer*: "Fırsatı yakalayabilmek için uygun zamanı kollamak gerekir" anlamında kullanılan bir söz.
  • Fırsatı beklememeli, fırsatı icat etmeli: İnsan bir şeyi elde edebilmek için işi şansa bırakmamalı, elde etmek için her türlü hazırlığı yapmalıdır.
  • Fırsatı ganimet bilmeli: Karşımıza çıkan imkânları değerlendirerek kazanca çevirmek gerekir. Elimize geçen fırsatlar bir daha ele geçmeyebilir.
  • Fırsatı kaçıran çok sayıklar: Elinde fırsat varken değerlendirmesini bilmeyen fırsat elden gittikten sonra pişmanlık duyar.
  • Aş pişti bayram geçti: Bir işin veya durumun geç kaldığını, fırsatın kaçırıldığını ifade eder. Zamanında yapılması gereken bir şeyin geciktiği için artık anlamını yitirdiğini veya faydasının kalmadığını vurgular.
  • Atın varken yol tanı, ağan varken el tanı*: Elde bulunan olanaklardan zamanında ve gereğince yararlanmak gerekir.
  • Av avlandı, tav tavlandı, deli uslandı, horoz evlendi, komşu tellendi:
    1. Bir dizi olayın gerçekleştiği ve normalde beklenmeyen durumların meydana geldiği durumları anlatır.
    2. Bir olaya, bir toplantıya, bir fırsata vb. duruma her şey bittikten iş işten geçtikten sonra ulaşıldığını anlatır.
  • Bir kuş bir dala kırk yılda bir konar; bir daha konuncaya kadar ya dal kurur, ya kuş ölür: Fırsat insanın eline geçtiği zaman değerlendiremezse, bir daha da yakalayamayabilir.
  • Buldum bilemedim, bildim bulamadım* (Kimi bulur bilemez, kimi bilir bulamaz): Kişi elinde fırsat varken bundan yararlanmayı bilmez, yararlanma yollarını öğrendiği zaman da eline fırsat geçmez.
  • Dayak gördün mü kaç, sofra gördün mü otur: Tehlike anında uzaklaşmayı, fırsat anında ise değerlendirmeyi öğütler. Yani, zor durumda geri çekilmek, iyi fırsatları ise kaçırmamak gerekir.
  • Devlet kuşu başa bir defa konar: Kişinin hayatında büyük bir fırsatın veya şansın nadiren karşısına çıkabileceğini, bu fırsatın bir daha tekrarlanmayabileceğini ve bu yüzden bu tür fırsatları iyi değerlendirmek gerektiğini vurgular.
  • Eldeki fırsatı kaçırma, bir daha geçmez ele: İnsan eline geçen fırsattan yararlanmayı bilmeli, çünkü daha sonra bulamayabilir.
  • Geçen arabanın gölgesi olmaz: Fırsatların veya imkânların hızla gelip geçtiğini ve kaçırıldığında geri dönmeyeceğini ifade eder. Zamanında değerlendirilmezse, bir daha ele geçmeyebilirler (?).
  • Geçti Bor'un (Bolu'nun) pazarı sür eşeğini Niğde'ye*: Bu işin üzerinde durma zamanı geçti, fırsat kaçtı, artık iş işten geçti: Başta kavak yelleri estiği günler hani? Umduğumuz neşeler, şerefler, ünler hani? Beklenilen alaylı, şanlı düğünler hani? Servi gibi ümitler döndü birer iğdeye, Geçti Bor'un Pazarı sür eşeği Niğde'ye.
  • Göz yumup açıncaya kadar fırsat vakti geçer: Fırsatlar çok hızlı bir şekilde kaybolabilir. Değerlendirmek için zamanında harekete geçmek gerekir.
  • Gün bugün, saat bu saat: Eline bir fırsat geçtiğinde bundan yararlanmak yapılacak en doğru iştir.
  • Gün varken davarını eve götür: İnsan elinde fırsat varken bundan kazanç sağlamayı bilmelidir.
  • Her zaman gemicinin istediği rüzgâr esmez*: İnsanın işi her zaman yolunda gitmeyebilir. Onun için elinde fırsat varken bundan olabildiğince yararlanmalıdır.
  • İlk kısmet kısmettir: Bir fırsat veya kısmetin ilk ortaya çıktığında genellikle kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğunu ifade eder. İlk gelen fırsatlar genellikle en değerlisidir ve değerlendirilmelidir.
  • Kaçan balık büyük olur*: Kaçırılan fırsat her zaman gerçekte olduğundan daha büyük sanılır ya da öyle anlatılır: Derler ki, kaçan balık büyük olur, en iri yaban keçisi atıp da tutturamadığındır ve en güzel kadın erkeğe eyvallah'ı çekendir. (Benim Dağıstanım)
  • Kaçan tavşan büyük olur: Elindeki fırsatı değerlendiremeyenler için kaybettikleri şans daima değerinden daha büyük olarak yorumlanır.
  • Kaybolan (zayi olan) koyunun kuyruğu büyük olur*: Elden kaçırılan fırsat gözde büyütülür.
  • Kızını fırsat bulunca, oğlunu canın isteyince evlendir: Erkek yaşı ilerlese bile evlenecek birini bulabilir. Ama kızın evlenme çağı geçtiği zaman koca bulması zorlaşır.
  • Kuyruklu yıldız her zaman doğmaz: Kuyruklu yıldızların gökyüzünde nadir görülen olaylar olması gibi, hayatımızda da bazı fırsatlar veya özel anlar çok seyrek ortaya çıkar.
  • Sel her zaman kütük getirmez: Her zaman kolayca veya çaba harcamadan fırsatlar elde edilemeyeceğini, rastlantıların veya şansın her zaman insanın lehine olmayacağını anlatır.
  • Su akarken testiyi doldurmalı (yağmur yağarken küpleri)*: İnsan ele geçen fırsatları zamanında değerlendirmesini bilmeli.
  • Vaktini gözeten çok takke kapar: Zamanını iyi değerlendiren ve fırsatları doğru zamanda yakalayan kişilerin başarıya ulaşacaklarını ifade eder.
  • Yağlı kazan, yağlı kepçe: Zenginlik veya başarı getiren bir kaynağa bağlı olanların bundan faydalandığını ifade eder. Yani, iyi bir fırsat veya kazanç varsa, ondan etkilenen herkes de bu kazançtan pay alır (?).
  • Yel eserken harmanını savur: Kişi eline fırsat geçtiğinde bundan en iyi şekilde yararlanmayı bilmelidir.
  • Yiğit bin yaşar, fırsat bir düşer*: Ömrü boyunca, insanın eline, kaçırılmaması gereken çok önemli bir iş yapma fırsatı ancak bir kez geçer.
  • Yiten bıçağın sapı altın: Kaybolan bir mal veya bir fırsat kişiye eskisinden daha kıymetli gelir.
  • Ziyan olan koyunun kuyruğu yağlı olur: Kaybedilen fırsatların, küçüklüklerine rağmen kişiye çok büyük ve önemliymiş gibi geldiğini ifade eder. Elden kaçan her şeyin, ardından uzun süre konuşulup büyütüldüğü bir durumu anlatır.

Fırsat ile ilgili birleşik kelimeler

  • Fırsat eşitliği: (toplum bilim) Bireylere toplumsal yaşamın her alanında kendilerini geliştirebilmeleri için eşit olanaklar sağlanması.
  • Fırsat maliyeti: (iktisat) Çeşitli karar olanakları arasında bir ekonomik seçim yapmak zorunda kalındığı zaman değerlendirilmeyen bir fırsatın katlanılan maliyeti.