Göbek |
- Memelilerde karnın ortasında bulunan çukurluk. Bu çukurluk dölüt (cenin) günleri süresinde, eteneden gelen damar örgüsünün, yavrunun vücuduna girdiği deliğin izidir.
- Yağ bağlamış şişman karın.
- Orta kısım: Şehrin göbeği. Marulun göbeği.
- Atalar ya da torunlar zincirinde halka, kuşak, nesil: Onunla ikinci göbekten akrabayız.
- Bahçe, halı, tavan, tepsi, tabak gibi süslü şeylerin ortalarındaki şekil.
- (teknik) Ön ve arka tekerlerin ortasına oturtulmuş mil üzerinde dönen ve teker tellerinin takılmasına yarayan parça.
Göbek ile ilgili birleşik kelime ve fiiller
- Göbek adı: (deyiminin anlamı) Yeni doğmuş çocuğun göbeğini keserken ebenin koyduğu geçici ilk isim.
- Göbek bağı:
- Yeni doğan çocuğun göbeği kesildikten sonra, geri kalan damar örgüsüne kan gelmemesi için bağlanan bağ.
- (botanik) Tohumu eteneye bağlayan sapçık.
- Göbeği düşmek: Göbek fıtığı olmak.
- Göbek havası:
- Göbek atmak için çalınan müzik.
- Pek eğlenceli, insanı oynatacak dereceye gelmiş durum.
- Göbek taşı: Hamamlarda, terlemek için üzerine uzanılan ve genellikle hamamın ortasında bulunan geniş mermer seki.
- Göbeğini kesmek: Yeni doğan çocuğun göbeğiyle etene arasındaki damar örgüsünü kesmek.
- Göbekli:
- Göbeklenmiş.
- Karnı yağlanıp şişmanlamış, göbek salıvermiş.
Göbek ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "göbek" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Göbek atmak:
- Oynarken karnını yukarıya doğru müziğe uygun olarak çalkalamak: Akordeoncu göbek atıyordu akordeon çalarken. (M. Buyrukçu)
- Aşırı sevinmek: Fırsatçılar harbe gireceğiz diye göbek atıyorlar. (M. Arabul)
- Göbek bağlamak (salıvermek):
- Göbeklenmek, karnı yağlanıp şişmanlamak: Askerliği bıraktı bırakalı biraz göbek bağlamış, ensesi biraz yağlanmıştı! (İlgili cümle kaynağı: Y. Bahadıroğlu)
- (Marul, kıvırcık salata vb. şeyler için) Ortası olgunlaşmak.
- Göbek çalkalamak (çalkamak): Göbeğini bir aşağı bir yukarı ya da sağa sola çevirerek oynamak.
- Göbeği biriyle bağlı (beraber kesilmiş): Sözü edilen biriyle her zaman birlikte olan, her işini o kimseyle birlikte gören kimse.
- Göbeği çatlamak: Başarmak için çok uğraşmak, bir çok güçlükleri yenme zorunda kalmak: Köyün içine başını sokmak için bir göz ev yapıncaya dek milletin göbeği çatladı. (S. Kocagöz)
- Göbeği sokakta kesilmiş: Evde durmayıp hep sokaklarda gezip duran: Göbeği sokakta kesilmiş. Onun için onu evde bulmak zor. (A. Püsküllüoğlu)
- Göbeğini kesmek:
- (Bir kimsenin) Yaşantısını ayrıntılarıyla bilmek.
- (Bir işi) Nihayetlendirmek, o işte sonuca veya sona ulaşmak.
Soru/Yorum Formu
»