Düşmek nedir ne demektir? Düşmek ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
  1. Bir yerde duran bir şey, dayanağını ya da dengesini yitirerek kendi ağırlığının etkisiyle yukarıdan aşağıya inivermek: Gökten üç elma düştü (tekerleme). Ayağı kayıp yere düştü.
  2. Yağmak: Dağlara ilk kar düştü.
  3. Uğramak, kapılmak: Sıkıntıya düşmek. Kuşkuya düşmek.
  4. Bir şeye karşı aşırı ilgi ya da sevgi göstermek: Bir işin üzerine düşmek bu kadar olur.
  5. Yakışmak, uygun düşmek: O yaştaki bir insana, böyle davranmak uygun düşer mi? Sana düşmez böyle konuşmak.
  6. Ödevi ya da yetkisi içinde olmak: İşlere sahip çıkmak ona düşmüştü. (N. Cumalı)
  7. Bulunmak: Çeşme yolun soluna düşer.
  8. Rastlamak, bulmak: Anlayışlı bir kocaya düşmek.
  9. Bir bölüşme sonunda payına ayrılmak: Mirastan ona bir daire düştü.
  10. Kötü bir nedenle istemeden bir yerde bulunmak: Hapishaneye düşmek.
  11. Hoşa gitmeyen, sevilmeyen biriyle ilişki kurmuş olmak: Bu ortağa da nereden düştüm?
  12. Vurmak, rastlamak: Gölgesi suya düşmek.
  13. Atlanmak, aradan çıkmak: Aradan iki sayfa düşmüş. Bu kolonda bir satır düşmüş.
  14. Çıkarmak, eksiltmek: Yediden dört düştü, kaldı üç.
  15. İşbaşından uzaklaştırmak, devirmek: Güvensizlik oyu alan hükümet düştü.
  16. Hızı, gücü azalmak: Yokuşta hızımız düştü.
  17. Değeri ya da onuru azalmak: Bakmayın şimdi biraz düştüklerine (H. Taner). Paranın değeri düştü.
  18. Ele geçmek: İyi bir kelepir düştü.
  19. Olmak: Yorgun düşmek. Hasta düşmek. Şehit düşmek.
  20. Savaşta savunulmaz duruma gelerek teslim olmak: Kale düştü. Tepe düştü. Şehir düştü.
  21. Vakti gelmeden (ölü) doğmak: İki çocuğu düştü, üçüncüsüne hamile.
  22. (argo) Uğramak, çıkagelmek: O, her akşam bu kahveye düşer.
  23. Hava taşıtları hızla yere çarpmak: Uçak düştü.
  24. Vücuda bol gelen giysi aşağı kaymak: Donu düşmek.
  25. Isı, ateş vb. azalmak: Ateşi sonunda düştü.
  26. Kötü yola girmek: Düşmüş kadınlar.
  27. Telefon, santral vb. alanlarda bağlantı kurmak: Devamlı meşgul çalıyordu, sonunda düştü.


Düşmek ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "düşmek" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve cümle içinde kullanımları:

  • Düşe kalka:
    1. Zor bir biçimde, güçlükle: Kafilenin düşe kalka ilerlediği bir gün, sıcakla buğulanmış çöl ufkunda bir bina göründü (H. Tokak). Düşe kalka hayatın gerçeklerini öğreniyorduk (M. H. Çelik)
    2. Biriyle yakın ilişki kurarak: Fakat eski Rus aristokratlarıyla düşe kalka, onların huylarıyla huylanmış; zevke, sefahate ve tembelliğe alışmıştı. (A. H. Eken)
  • (Biriyle) Düşüp kalkmak:
    1. Birlikte yaşamak, özellikle evlilik dışı, yolsuz ilişkiler kurarak birlikte yaşamak: Beyefendi istediğiyle düşüp kalkıyordu fakat iş ona gelince, ar namus meselesi olarak edep, haya, irfan konularına kayıyor, bolca nutuk çekiyordu (M. Aklanoğlu).
    2. Biriyle çok yakın arkadaşlık etmek: Öteden beri kitap ehliyle düşüp kalkıyordu. Onlardan öğrenmişti ki, yakın zamanda Allah'ın Son Resûlü gelecekti. (R. Cilasun)


Düşmek ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "düşmek" sözcüğü geçen atasözleri, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Düşmez kalkmaz bir Allah: Talihsiz rastlantılar, kötü duruma düşmek, yaşamın olağan olaylarıdır; yaşam düz bir çizgi gibi değişmez değildir: Ana cadde üstündeki dükkânını kapatmış da gelmiş buralara tıkılmıştı. Düşmez kalkmaz bir Allah'tı. (B. Özkişi)
  • Düşenin dostu olmaz (hele bir düş de gör): Zengin kişi yoksul düşünce, iş başındaki işten ayrılınca, güçlü kişi gücünü yitirince, eskiden çevresinde dolanan sahte dostlardan kimse kalmaz: Düşenin dostu olmaz, derler kimileri. Sanki ayakta olanın dostu çokmuş gibi. (S. Çakır)
( 0 soru/yorum )