Deve ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Tek hörgüçlü bir deve
Deve

İlgili deyimler ve anlamları


İçinde "deve" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Deve değil ki yedi yerinden boğazlansın: Gereken özveriyi yaptı, yeniden ve fazladan birçok özveri yapması istenmesin, daha fazlası gücünü aşar: ... karışma, ben kendi derdime çare bulurum. Deve değil ki yedi yerinden boğazlansın. Olup olacağı minnacık bir serçe. (A. Püsküllüoğlu)
  • Deve gibi: Uzun boylu ve hantal: İri yarı, deve gibi bir adam. Kafa usturaya vurulmuş, gecenin karanlığında ampul gibi parlıyor, sırtında bir küfe, küfenin içinde bir adam.. Elinde şişe.. Bezik gibi sarhoş.. (E. Kalkan)
  • Deve hamuru gibi: Sindirilmesi güç olan yiyecekler için kullanılır: Aldığım ekmek deve hamuru gibi mideme oturuyor. Fırıncıya dert yanmaya gelmiyor, o da karşılığında dert yanmaya başlıyor: "Ne yapalım, Ofisin verdiği un bu; balçıkla mermer saray yapılmaz!" diyor. (S. G. Savcı)
  • (Halep yolunda) Deve izi aramak: Karmakarışık olarak bir arada bulunan binlerce benzeri arasında aradığını bulmaya çalışmak: Yüzlerce e-posta vardı ve çoğu açılıp okunmamıştı bile. "Püf," dedim, "neredeyse hepsi kızlardan". "Evet," dedi, Halep yolunda deve izi arayacağız anlaşılan. (Ö. D. Koç)
  • Deve kini: Unutulmayan, sönmeyen büyük kin: Devenin kendisine fenalık yapana kin beslediği, bu kinini yıllarca sakladığı, fırsat bulunca sahibi de olsa intikam aldığı meşhurdur (T. Onay). Kırk yıllık hesabı karıştırıp bağırmak haykırmak ayıp oluyor, anlaşılıyor ki deve kini tutuyormuşsun, bırak unutulmuş bir şey için bu gürültü fazla...
  • Deve nalbanda bakar gibi: (alay) Hiç görmediği, bilmediği bir şeye bakar gibi: Ben ders anlatıyorum, o deve nalbanda bakar gibi bakıyordu.
  • Deve olmak: (mecazi) (Para ya da yiyecek) Kaybolmak: Paramı elimden almış, "bak havaya" demişti, bakmıştım, gözlerimi ona çevirip "param nerede" dediğimde, "paran deve oldu" demişti. Ona inanmıştım... (Küçük İskender)
  • Deve yapmak: Birinin parasını, eşyasını kendine mal etmek: "Arabayı, karı sattırdı, paraları da deve yaptı," diyor (M. Ş. Esendal).
  • Deve yürekli: Korkak kimseler için kullanılır: Onun korkusu konağın uzaklığından değildi. Deve idi amma deve yürekli değildi. (S. Tehrani)
  • Devede kulak: Büyük bir bütüne göre ufacık, önemsiz bir parça: Gazetede açıklanan malvarlığı devede kulaktı. Önemli sayılmazdı. (R. Sönmezsoy)
  • Devenin nalı (başı): → Yok devenin nalı.
  • Devenin pabucu: Bir sözün aşırı abartılı olduğunu belirtmek için söylenir: "Kaç yaşında?" "Otuza ha girdi ha girecek." "Siz?" "Canım benim yaşımı da karıma sorun." "Altmış var mısınız?" "Yok devenin pabucu!" (R. Ilgaz)
  • Deveye "boynun eğri" demişler; "nerem doğru ki?" demiş: (deyiminin anlamı) "İşin şurası yanlış" diyorsunuz, doğru yeri var mı ki?: Hani deveye "boynun eğri" demişler, "nerem doğru ki" demiş. Birinci çarpıklığı aşmadığınız sürece ondan sonrasını tartışmanın manası yok. (S. Demirel)
  • Deveye hendek atlatmak (gibi): Yapılması pek zor, hemen hemen olanaksız olan işler için kullanılır: Cahile söz anlatmaktansa, deveye hendek atlatmak iyidir (E. Sarı). Yürük Ali'yi yenmek deveye hendek atlatmak kadar zordu. (M. S. Karayel)
  • Deveyi düze çıkarmak: Güçlükleri giderip işleri yoluna koymak, rahatlamak: Deveyi düze çıkarmışsın, ayağına taş dokunmasın derim. (K. Yedekçioğlu)
  • Deveyi havuduyla yutmak: Bulunduğu görevin, makamın olanaklarından yararlanıp belli etmeden büyük ölçüde çıkar sağlamak: Bu verilere göre, deveyi havuduyla yutmak özünde "deveyi semeriyle yutmak" anlamına gelir. Deve büyük bir hayvandır. Semeri de büyüktür. O bakımdan deveyi havuduyla yutmak deyimi "büyük hırsızlık yapmak, yasal olmayan yollardan büyük yarar sağlamak" demektir (Türk Dili). Kimileri deveyi havuduyla yutarken, kimileri karnını güç doyurur olmuş... (H. Köseoğlu)


İlgili atasözleri ve anlamları


İçinde "deve" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Deve bir akçeye (götür, hani akçe), deve bin akçeye (getir, hani deve): İnsan, parası yoksa almak istediği şeyi yok pahasına da satsalar alamaz. Parası varsa, değerinden kat kat fazlasını da isteseler onu satın almak ister, ama bulamaz.
  • Deve boynuz ararken kulaktan olmuş: Elindekiyle yetinmeyip daha çoğunu isteyen, elindekini de yitirir.
  • Deve büyüktür amma beşini bir eşek yeder: İnsan görünüşte büyük olmakla akıl büyük olmaz, bir akıllı birçok az akıllıyı arkasından sürükler.
  • Deve, deve yerine çöker → Deve yerine deve çöker.
  • Deve Kabe'ye gitmekle hacı olmaz: Gerekli niteliklerden yoksun olan kişi, bir takım gereklilikleri yerine getirse bile kişiliğine değer kazandıramaz.
  • Deve yerine deve çöker: Değerli bir kimseden boşalan yeri ancak o değerde başka bir kimse doldurabilir.
  • Deveden büyük fil var: Herhangi bir konuda söz sahibi olanlardan daha büyük, daha yetkili biri mutlaka vardır.
  • Devenin derisi (yünü, silkintisi) eşeğe yük olur: Büyük insanlar ölünce bıraktıkları sıkıntılar, zorluklar küçüklere yüklenir.
  • Deveye bindikten sonra çalı ardına gizlenilmez: Herkesin gözü önündeki, bilinen bir olayı yorumlarla gizlemeye çalışmak, boşuna çaba harcamaktır.
  • Deveye burç gerek olursa boynunu uzatır: Kişi kendisine gerekli olan şeyi elde etmek için o yoldaki yorgunluğa katlanmalıdır.
  • Deveye "inişi mi seversin yokuşu mu?" demişler: "düz, yere mi (düze kıran mı) girdi?" demiş: Bir işi kolay, sıkıntısız yapmak varken, şu ya da bu biçimde aşırı ve zor yola başvurmanın anlamı yoktur.
  • Deveyi yardan uçuran (atan) bir tutam ottur: Küçük bir açgözlülük, kimi zaman çok büyük zarara yol açabilir.
  • Deveci ile görüşen kapısını yüksek açmalı: Kendisinden yüksek ve zengin kimselerle düşüp kalkan kişi, bunun gerektirdiği özveriyi göze almalıdır.
  • Esrik devenin çulu eğri gerek: (atasözünün anlamı) Herkesin davranışı durumuna uygun olmalıdır.
( 0 soru/yorum )