Etek nedir ne demektir? İlgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Etekleri çiçeklerle süslü koyu renkli uzun bir etek
Etekleri çiçekli bir etek
  1. Vücudun belden aşağısına giyilen, değişik biçimlerde, genellikle kadın giysisi ve bu giysinin alt kenarı: Pileli etek.
  2. Elbisenin belden aşağıda kalan bölümü: Ceketin eteği.
  3. Dağ, tepe, höyük gibi yamaçlı şeylerin alt bölümü: Dağın eteği.
  4. Çadır, kanepe örtüsü gibi, kumaştan olan şeylerin yere sarkan bölümü: Örtünün eteği yere değiyor.
  5. Yağış sularının, çatının kimi yerlerinden içeri sızmasını önlemek için yapılan saç örtü: Baca eteği. Boru eteği.
  6. Ut (utanma) yeri, edep yeri.


İlgili birleşik kelime ve fiiller


  • Etek bezi: Kundak çocuklarının belden aşağısına sarılan bez.
  • Etek boyu: Eteğin belden aşağıya kadar uzunluğu.
  • Etek danteli: Kadın giysilerinde eteklere dikilen dantel.
  • Etek duvar: Duvarların alt yanlarındaki çıkıntılı bölüm.
  • Etek kırması: Kadın giysilerinin eteklerinde kumaşın şeritler halinde katlanarak dikilmesinden oluşan süs.
  • Etek öpmek: (tarih) Bir büyüğe duyulan saygıyı ve bağlılığı onun eteğinin ucunu tutarak eğilip öpmeyle göstermek: Derhal etek öpen Alemdar, Veliaht Şehzade'ye biat etti. (Y. Öztuna)
  • Etek tıraşı: Edep yerlerinde yapılan tıraş.


İlgili deyimler ve anlamları


İçinde "etek" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Etek dolusu (etek etek): Pek çok, bol bol: Avuç avuç değil, etek etek para harcanıyordu. (Ülkü)
  • Etek kiri: Yolsuz ilişki.
  • Etek öpmek: Yaltaklanmak, dalkavukluk etmek: Hele sizin gibi bir yüksek memurun dalkavuk araması, firavunlaşması demektir. Çünkü etek öpen çok olur. (Hekimoğlu İsmail)
  • Etek silkmek:
    1. El etek çekmek.
    2. Çekilmek, artık karışmamak.
  • Etek giymek: (argo) Erkek ar, namus, erdem vb. özellikleri bulunmayan bir duruma düşmek.
  • Eteğe varmak: Yardım istemeye gitmek.
  • Eteği ayağına dolaşmak: → Eli ayağına dolaşmak.
  • Eteği belinde: Kıvrak ve hamarat (kadın): Eteği belinde, bütün evi o çeviriyor. (H. Taner)
  • Eteği düşük: Pasaklı kadın: Güya senin kadar eteği düşük, miskin bir kadın daha görülmemişmiş. Güzel imişsin genç imişsin amma, neye yararmış, böyle lâtif bir kap içinde buz gibi bir kalp taşıdıktan sonra... (Y. K. Karaosmanoğlu)
  • Eteğinde namaz kılınmak: İçi dışı çok temiz kişi olmak: "Bu Naciye, yaşı elliyi geçkin, art eteğinde namaz kılınır, işte öyle temiz bir kadındır." (H. R. Gürpınar)
  • Eteğindeki taşı dökmek: Bütün bildiklerini açıklamak: Söz tükenmiş, herkes eteğindeki taşı dökmüştü. (A. E. Kavaklı)
  • Eteğinden ayrılmamak: Peşini bırakmamak: Üç dört yaşına kadar yegâne arkadaşı Aynur'un eteğinden ayrılmadı. (İlgili cümle kaynağı: K. Atay)
  • Eteğine sarılmak: Yalvarıp yakarmak: Şemseddin onun Hızır (as) olduğunu anladı, yardım istemek için eteğine sarıldı. (S. F. Ahmed)
  • Eteğine yapışmak: Birinin koruyuculuğuna sığınmak: Doğru babasına koştu ve eteğine yapıştı: – Çareme bak; bu hâlden anlayan birine götür beni! (N. F. Kısakürek)
  • Eteğini çekmek: Günah sayılan işlerden uzak durmak: O, dedikodudan eteğini çekti. Bize birkaç söz hatırası kaldı. (Mevlana Celaleddin Rumi)
  • Eteğini göstermez: (Kadın için) Erkeklerden uzak durur, namusuna düşkün: Fadime, eteğini göstermez bir kızdı. (R. Enis)
  • Etekleri tutuşmak: Büyük bir telaşa ve kaygıya kapılmak: Ne halt ettim diye etekleri tutuşmuş. Eli ayağı titremeğe başlamış. (H. Tokdemir)
  • Eteğiyle mum söndürmek: Uygun olmayan biçimde iş yapmak, sakar olmak, üstünkörü davranmak.
  • Etekleri zil çalmak: Çok sevinmek: Kızın etekleri zil çalıyordu, köşke gelin gidecek diye... (Ö. Esmergül)
  • Eteklerini toplamak: Düzenli, temiz veya namuslu olmak.


İlgili atasözü ve anlamı


İçinde "etek" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Etek öpmekle dudak aşınmaz: Önemli bir iş için kimi durumlarda birine yalvarıp ricada bulunmakla insandan bir şey eksilmiş olmaz: İnsan, selvi ağacının rüzgarda eğildiği gibi yerinde eğilmesini bilmelidir. Etek öpmekle dudak aşınmaz, denir. (S. Çubukcuoğlu)
( 0 soru/yorum )