Gök nedir ne demektir? İlgili atasözü deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Az bulutlu açık mavi bir gökyüzü görünümü
Gök gökyüzü
  1. İçinde gök cisimlerinin yer aldığı ve hareket ettiği boşluk, uzay, feza: Gökte yıldız pek çokmuş. Bu yıldızların kimisi kayar gider, kimisi yerinde dururmuş. (E. Erdemir)
  2. Yeryüzünün üzerini bir kubbe gibi kaplayan boşluk, sema: Gökte bulutlar kaynaşıyor, ortalık gittikçe kararıyordu. (Y. Kemal)
  3. Gökyüzünün, denizin, büyük suların rengi; mavi ya da yeşile çalan mavi: Gök denince Türklerde, yeşil ile mavi arasındaki bütün tonlar, gök rengin içine girer. (B. Ögel)
  4. Bu renkte olan: Sonra gök renkli gözlerini kapattı (Y. Öztuna). Aksakalların en yaşlısı gök renkli ipekten yapılmış uzunca bir kumaş getirdi. (A. Koyuncu)
  5. (halk dilinde) Olgunlaşmamış, ham: (...) birinci anlamı gökyüzü olan gök, "henüz olgunlaşmamış, ham" anlamının yanı sıra "güzel iyi hoş" anlamında da kullanılan bir kelime. (Hece)


İlgili birleşik kelime ve fiiller


  • Gök ada: (gök bilimi) Milyarlarca yıldızdan, yıldız kümelerinden, bulutsu ve gaz bulutlarından oluşmuş olan, samanyolu gibi bağımsız uzay adası, galaksi.
  • Gök atlası: Yıldızların gök küresi üzerindeki yerlerini gösteren harita.
  • Gök gözlü:
    1. Gözleri maviyle açık yeşil arası olan: Ah gök gözlü ninem! Şu illetten kurtulayım, adağım olsun senin öğrettiğin gibi Zekeriya sofraları kuracağım yeryüzüne. (Karabatak)
    2. Gözleri böyle olan kimselere yorulan hainliği belirtmek için de söylenir: Gök gözlü gavur yakıp da kaçarken beraberinde getirdiği esareti de götürmüştü ya. (Z. Aygül)
  • Gök gürlemesi (gürültüsü): Şimşek çakması ya da yıldırım düşmesi sırasında ısınan havanın, birdenbire genleşmesinden doğan gürültü.
  • Gök kandil: (argo) Kendini bilemeyecek kadar sarhoş, kör kandil: Bir serseriyim ki dur aman bilmem, / Kalbinden başka bir mekân bilmem, / Gök kandil olmuşum, asumân bilmem / Bu mavi gözlerin meyhânesinde. (Neyzen Tevfik)
  • Atmosferin üst katmanlarından görülen kubbe şeklindeki oval gökyüzü
    Gök kubbe
    Gök kubbe: Kubbeye benzemesi bakımından gök.
  • Gök küresi: Üzerinde gökcisimleri bulunuyormuş gibi ve sonsuz yarıçaplı olarak düşünülen yer merkezli küre. Kürenin iç yüzü, Dünya için gökyüzü olarak kabul edilir.
  • Gök taşı: → Göktaşı.
  • Gökyüzü: Göğün yeryüzünden görünen yüzeyi: Böylemi görünür gökyüzü her zaman? (O. V. Kanık)


İlgili deyimler ve anlamları


İçinde "gök" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Göğe merdiven dayamış: (deyiminin anlamı) Çok uzun boylu (kimse): Rengarenk çiçekler, börtü böcekler, ılgıt ılgıt esen bahar rüzgarı, göğe merdiven dayayan muazzam dağ ve nihayet usul usul akan ırmak tatlı bir sohbetle birleşince...
  • Göğe merdiven kurar: Ulaşılması çok güç, çok yüksek yerlere çıkar: Paranın kudreti büyüktür, insan para ile göğe merdiven kurar; bu cihetten âşık sevgilinin eşiğine gözyaşıyla yollanır. (M. Çavuşoğlu)
  • Gök delinmek: Birdenbire çok fazla miktarda ve hızlı yağmur yağmak: Bir kaç dakika sonra adeta gök delindi ve yağmur bardaktan boşanırcasına yağmaya başladı. (H. Erdem)
  • Göklere çıkarmak: Aşırı ölçüde övmek: Onun hakkında herkes "iyi" şeyler söylüyor, öve öve göklere çıkarıyordu. (O. Diler)
  • Göklere çıkmak: Pek çok yükselmek: Zalim ezdikçe semirmiş, göbekler olmuş kat kat, / Mazlumun ahı göklere çıkmış, kalmamış takat (E. Şama)
  • Göklere uçmak: Çok sevinmek: Bunu öğrendiği zaman göklere uçtu. Ailesi de çok sevindi. (S. E. Ufacık)
  • Gökte ararken yerde bulmak: Yokluğu şiddetle duyulan, çok güçlükle elde edilebileceği sanılan şeyi ya da kişiyi bir rastlantıyla kolayca bulmak: — Ooo, Şeyh Efendimiz de buradaymış, gökte ararken yerde buldum, diyerek kucaklaştılar. (A. Avgın)
  • Gökte yıldız ararken yerdeki çukuru görmemek: Büyük işler başarmak isterken en kolay işlerde beceriksizlik göstermek: Belki onu tanınmağa değer görmüyordu bile. Gökte yıldız ararken önündeki kuyuya düşen bilgine benzetti. (İlgili cümle kaynağı: A. Givda)
  • Gökten zembille inmek (gökten zembille mi indi!):
    1. Kendini beğenenleri eleştirmek için alay yollu "kusursuz (mu)", "yetkin (mi)" anlamlarında kullanılır: Niye bu adam üzerinde ısrar ediyorsun? Gökten zembille mi indi? (N. Muallimoğlu)
    2. Uğraşmadan, didinmeden, kendiliğinden türemek, kendi kendine olmak: Gökten zembille inmiyor yediğimiz nimetler (E. Sözüer). Türkiye Cumhuriyeti gökten zembille inmemiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun devamıdır. (A. Şimşek)


İlgili atasözleri ve anlamları


İçinde "gök" kelimesi geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Göğe direk, denize kapak olmaz: (atasözünün anlamı) Hem gereksiz hem de gerçekleştirilmesi hayale bile sığmayan şeylerle uğraşılmamalıdır.
  • Gök ağlamayınca yer gülmez: Yağmur yağmazsa mahsul az olur, çiftçi üzülür.
  • Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi: Büyüklerden gelen şeyleri küçükler geri çeviremezler: Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi? Hükümettir bu! On iki gün dedi mi, tastamam on iki gün çalıştırır... (F. Baykurt)
( 0 soru/yorum )